22 Mart 2013 Cuma

Mır miyav günaydın

Türkiye'den döndüğümüzden beri hala geçmedi kedilerime olan hasretim, şu anda bile özlüyorum. Tüm gün aklımda onlar, eve gitsem de kedilerime sarılıp kitap okusam... Ama son 1 haftadır Güllaç hanım deli ediyor beni. Her sabah saat 8 oldu mu başlıyor, hatta kimi zaman 7!


Evet işte halim aynen böyle! Başta çok sevimliydi ama gittikçe uyku düzenimi iyice karıştırmaya başladı. Ben fazla uyuyunca ve anlamadığım bir şekil var ki o şekilde uyandırılınca uyanamıyorum, kalkamıyorum. Gece 1'den önce uyursam, sabah kafam küfe gibi oluyor, hem de içi lahana dolu ağır bir küfe. Ama yok saat 1,5-2 olmuş da öyle uyumuşsam sabah 7'de cin gibi kalkıyorum, uykumu almış ve dinç bir şekilde. Ne var ki Güllaç hanımın kaç gündür beni dürtük dürtük uyandırması yüzünden sanırım ki 1 haftadır sersem oluyorum sabahları. Güneş doğdu mu, hanfendi uyandı mı başlıyor sürtünmeye, mırıldanmaya. O kafa illa benim elimin altına girecek. O burun illa benim yanağıma değecek. Dahası, o koca poposuyla suratıma oturmaya kalkışması! Eh yuh artık yani! Bir süre sonra da mirrr miirrrr mirrrr başlıyo ki o zaman artık zombi modda kalkıp yemek verme bahanesiyle banyoya kapatmak zorunda kalıyorum. Ha yataktan kalkmış oluyorum ama uyanmış olmuyorum ki. O şekilde uyandırılınca baş ağrısı gibi... baş ağırlığı sanırım, evet evet baş ağırlığı yaşıyorum, kafam ağır geliyo ve huooopp yastığa! 

Sanırım gece onlarla uyuyup, sabah onların yumuş yumuşluğuyla uyumak ayrı bir zevk verse de, yeniden yataklarımızı ayırmanın vakti geldi sanırım...

17 Mart 2013 Pazar

geçmiş gün


Limon, delgeç, soğuk kahve, ılık kola, highlighter falan işte.
Ekranım çok parlak biliyorum, ama göremiyorum, seçemiyorum yazıları 4 gündür.