15 Haziran 2010 Salı

Idefix frsatları!

Hızlı bir güncelleme yapayım dedim ki iki yazı tuttu bu hızlı güncelleme, geldik sebeb-i ziyaretimize;

Sağ tarafta yeni bir kutucuk daha var artık; idefix'in fırsatlarını gösteriyor. Bu fırsatlar benim mailime sürekli geliyor, ben de hep diyorum ki "şunu blogda yazayım, kesin çok seveceklerdir", ama sonra sıra bi türlü ona gelmiyor ki. E ben de kolayını buldum işte. Bu eşsiz hizmet, bir tık uzağınızda :P Sağ sütundaki idefix kutucuğunda benim ilgimi çeken, sizin de özel olarak ilginizi çekeceğini düşündüğüm şeyler oldukça buradan haber vermeye çalışacağım. Mesela şu günlerde NTV Yayınları'ndan bugünü anlamak için üç kitap; Ortadoğu'yu Anlamak, Büyük Oyunu Anlamak, Irak'ı Anlamak... Üstelik üçü bir arada sadece 50 TL. Kendimi pazarlamacı gibi hissettim bi an, ama tüm bu heycanım bu kitapları da kütüphaneme eklemek isteyip de alamayacak oluşumdan ibaret. Ben alamıyorum belki siz alırsınız diye haber vereyim dedim işte...

Kutla

Oblivisci ne zamandır başımın etini yiyordu güzel bir kutlama için. İstediği oldu sonunda dün. Letonya'lı misafirlerimizle birlikte kocamaaaan bir kutlama yaptık;
- benim yüksek lisansı bitirişimi
- doktoraya kabul edilişimi
- evlenecek oluşumuzu
- irlanda'ya gidişimizi
- St.Ziza'nın Makedonya'ya gidişini
- Başkalarının Rüyaları'nı
- Oblivisci'nin mezuniyetini
kutladık. Ne çok şey varmış kutlanacak!
Süper mezeler, mangalda tavuk ve sucuklar eşliğinde güzel bir akşam geçirdik. Şarkılarla, biralarımız ve bol bol sohbetlerle...
Birazcık hüzün bastırdı beni bi ara, Bonn'daki sıkıntıların ardından Kayseri'de çok sevdiğim arkadaşlarımla geçirdiğim günlerin güzelliğini düşündüm. Minik balık'la kendimize yarattığımız minicik dünyamızı ve odamızı, odamızın tavanından sarkan bulutları, ona yaptığım yastıkları, kitaplıklarımızı, St.Ziza ile paylaştıklarımızı ve büyütüp kocaman yaptığımız dostluğumuzu, JLP'ye annelik edişlerimi... Ama toparladım hemen, yok öyle hüzünlenmeler, ağlamalar falan. Güzelliklere yelken açıyoruz hepimiz, çok çok güzel günler gelecek...

fotoğraflar sonra gelecek

Her zamanki gibi karmaşa, koşuşturmaca hüküm sürüyor ve ben yine reader'da beni bekleyen 1000+ yazıya bakıp iç geçirmekten ötesini yapamıyorum. Son gelişmeler kısaca şöyle;
Çarşamba gece iyonize ATOM ekibi olarak Kayseri'den yola çıkış, Perşembe sabah Ankara'ya varış. AZOT ekibi olarak güzel bir kahvaltının ardından Bolu'ya doğru yola koyuluş, Bolu'da biraz yürümeceli bir iki saatin ardından İstanbul'a gidiş. İstanbul'da geç vakitte eve varış, sabah 4 gibi yatış, sabah 8 gibi kalkıp İstanbul Üniversitesi'ne gidiş. Gün boyu koşturmaca koşturmaca, eski arkadaşlarla sohbet edip hasret gidermece, yeni projelere yelken açmaca, günün sonunda Kabalcı'ya baskın. Kırtasiyelerin arasında geçirilen über güzel 1 saat ve sonrasında yine yollara düşmece, istikamet Ankara, AZOT ekibi ile bir kahvaltı. Gün içinde halledilmesi gereken işlerin ardından eski bir dost ile kısa bir görüşme, hasret gidermece ve bir kez daha geleceğe dair güzel projeler...
Kayseri'ye dönüşümüz Cumartesi gecesi. yorgun ölgün ve bitkin.
Pazar günü peder bey ile görüştük. Bağ evinde kalabalık bir kahvaltının ardından dışarı çıkp nikah düğün meseleleri hakkında konuştuk başbaşa, sonra hızlı bir alışveriş yaptık, artık bir iPhone'um var, ardından minik balık'ı da alıp bağ evine gittik. O kadar kalabalıktı ki.. işin kötüsü herkes beni tanıyor ama ben hre zamanki gibi kimseyi tanımıyorum. Sadece uzak akrabalarda değil üniversitede de böyle bu. Gerçekten oturup sohbet etmeyeceksem, arkadaşlık geliştirmeceyeksem insanlara yeterli önemi vermiyor hafızam. Özellikle gözlem şenliklerinde tanıştığım kimselerde sorun oluyor bu, ne de olsa camiadan insanlar elbet daha sonra karşılaşıyoruz başka yerlerde ama benim aklımda kocaman bir "bu kimdi acaba" sorusu... Bu durumu düzeltmek için elimden geleni yapıyorum son zamanlarda ama çabalarım ne kadar işe yarıyor bilinmez. Neyse, kişilerden bağımsız olarak güzel bir pazar geçiriyoruz. Minik balık'ı kiraz ağacının en üst dallarındakileri toplarken ben de alttakileri topluyorum güya. Topluyorum ama topladıklarımı sepete değil de mideme indiriyorum :) Ardından über bir sac kavurma yapıyor enişte, onca adama yettirmeyi başarıyor ya, hayretler içinde kalıyorum doğrusu. Daha önce hiç evde yapılmış böyle bişiy yememiştim, o zaman anladım ki çok da zor değilmiş dışarda yapılan şeyleri evde temiz temiz yapıp yemek.
Yemekten sonra çocuklar için cazip hale geldim, uzakta durup da kendileriyle hiç ilgilenmeyen insanları seçen uyuz kediler gibi veletler de benimle ilgilenir oldular. Neyse ki halam ıhlamur ağacını hedef gösterdi de, aptal saptal ortaokul veletleri ile muhattap olmak zorunda kalmadım. İlk defa ıhlamuru ağaçta gördüm, topladım.. bi yandan da dedikodu yaptık minik balık'la, epeyi eğlenceliydi.
Ha bi de fanatik fenerli kuzenimin hapisten çıktığını öğrendim. Hapis? Stadı yakmış da arkadaş..o yüzden birazcık misafir etmişler kendisini! Fanatik dediğim zaman insanlar için yeterince anlaşılır gelimiyordu, sanırım bu yeterli bir açıklama oldu :)