12 Temmuz 2012 Perşembe

çok


Ne oldu desen elle tutamam ama çok oldu desem yalan olmaz mesela. Ne kötü di mi? Hayat çok zalim. Hem de çok! Hayır, ben değilim zalim olan. Hayat bana da zalim. Hem de belki de herkese olduğundan daha zalim bana.

Zordur taş olmak... Kaskatı bekleyip de hiç ses etmeden, orta yerinden çatlamak ve parça parça yok olmak en sonunda.
Ve zordur zakkum olmak... güzelliğinle büyüleyipö zehrinle öldürmek; içten içe burkularak kıvranmak, zor...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

far far away

Kore'yi anlatıyordum size di mi? Üstüne başka koşturmacalar geldi. Almanya'dan arkadaşım geldi Romanya'lı. CouchSurfıng'e bir teyze geldi İrlanda'dan kızı akıl hastanesinde kendisi bakıyor torununa. Camdan nazar boncuğu yaptım kendime. eski CSer bir arkadaşımız geldi Letonya'dan ki biz onu Litvanya'lı sanıyorduk. Piyano çalmaya başladım yeniden. Derken iyice daraıldı içim ve dedem de gitti bu diyardan. Onu uğurlamaya gittim ben de Türkiye'ye, 3 günlüğüne.
Geldik geri, ama
daralıyor içim
geçmiyor bu
kalp çarpıntısı
iç daralması
can sıkıntısı

ben bilyorum kendimi, iyiye gitmiyor içim

ben gitmek istiyorum kimsesiz bir ormana
yalnız başıma oturup yağmur altında sırısıklam olmaya
kedilerimden bile uzağa