1 Ekim 2009 Perşembe

Gün içindeki koşuşturmaca, ince topluklular üzerinde geçen yorucu saatlerden kalma kramplar ve yol yorgunluğu eşliğinde açtım yorganı. Yatağa girdim. Sol tarafım üzerine yattım, yorganı çektim üzerime. Kolumu soktum yastığın altına her zamanki gibi. Elime minik bir parça gazete kağıdı geldi. Tam atacaktım çöp diye, merak ettim üzerinde yazan haberi. Aslında o yorgunlukla yataktan çıkıp ışığı açmaya üşenirdim ama merak ettim işte. Işığı açınca gördüm, gazetenin kenarındaki boş kısımdan yırtılmış bir minik parça... Üzerinde onun yazısı, onun harfleri, onun... O... aşk... bir minik not, gazete kenarına yazılmış, o gece mutlaka o yastığın altına girecek elimin bulması için bırakılmış. Ne ara? Sonradan düşünüp de bulduğum "sana seslendiler galiba, bi içeri baksana" kandırmacası sırasında. 
Harflerini seviyorum en çok, kelimelerin çok da önemi yok... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.