28 Mart 2010 Pazar

27 sene geçmiş...

Doğruya doğru, 20'li yaşların başındaki halimi özlüyorum. Özellikle son 1 yıldır yaş olarak değil ama ruhumdaki yaşlılığı, kırgınlığı ve tembelliği hissediyor buna üzülüyordum. Bugün, hele ki az önce okuduğum mailin üzerine, gördüm ki seneler boşa geçmemiş. 

Şimdiye kadar anladığım halde anlamamışım numarası yapmam gereken süprizler çok oldu. Niteliğini sevmediğim halde sırf düşünülmüş olduğum için gülümsediğim hediyeler ve sırf etrafa göstermek için gelip sarılan insanlar çok oldu doğumgünlerimde.

Bu yıl ise bambaşka... Evet benim hayatımın her adımında ilk önce aklıma gelen, herşeyimi endekslediğim insandan, Zerrin'cimden uzak bir gün oldu ve bunun kırıklığı büyük ama hiç tereddütsüz söyleyebilirim ki hayatımın EN GÜZEL doğumgününü yaşadım bugün. Doğumgünümü kutlamak için evime gelen arkadaşlarımın samimiyeti hiçbir şeyle değişilmez. Gözlerindeki sevgi ve hediyelerindeki özen... Her hediye özeldir tabii ama kendi gözünle değil de karşındakinin gözüyle bakıp dünyaya o kişi için seçtiğin hediyenin getirdiği mutluluk bambaşkadır. Bu yıl hep öyle hediyeler aldım. Minik Balık'ın yaptıkları ise anlatılmaz bile. Gün boyu mutfağa girip çıkarkenki telaşı, akşam için yaptığı hazırlıkları benden saklama çabaları ve gözlerindeki ışıltı, herkesi toparlayışı, doğumgünü pastamı elleriyle yapışı ve mumları üfleyeyim diye pastayı tutarken her yanından taşan sevgisi... ve son damla Aziz'im maili... damlalar oldu oldu aktı içimden...
Ben üzülünce ağlarım, ağlaya ağlaya akıtırım beni üzen insanı kalbimden. Bu defa mutluluktan aktı damlalarım, gerçekten sevildiğimi bildiğimden, rol yapmam gerekmeyen ve beni ben olduğum için seven arkadaşlar edinmiş olduğumu farketmenin getirdiği kocaman bir mutluluktan...

Facebook mesajları da bir derece mutlu etti tabii ama sms'ler, hele ki telefon edenler...

Okuduğum maile cevap verecek kelimeleri bulamadım, gözyaşları içinde bir teşekkür edebildim ancak telefon ederek Aziz'ime. Aslında bu yazıyı da ona cevap maili olarak yazmaya başlamıştım ama sonradan değişti şekli..benim iyim-kötüm-evim-kalbim burası ya artık en özgüründen, burdan en kocaman teşekkürlerimi edeyim bari ATOM ailesine, Aziz'ime, Onur'uma, Memo'ma... İyi ki varsınız, iyi ki hayatımdasınız, iyi ki o lanet Bonn'dan kalkıp gelmişim evinize de ATOM kadar güçlü, ATOM kadar bölünmez, ATOM kadar eşsiz bir dostluk katmışım hayatıma. 

Hayat, sana da teşekkür ederim bir kez daha...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.