18-19, 25-26 yaşlarında gencecik insanlar, üniversite öğrencileri, biliminsanları… İnanarak, azimle ve yılmadan AKP ve icraatlarını savunuyor! Bu nasıl oldu biliyor musunuz? Aydın takımı darbelerle uğraşırken toplumun içine giren ve kendi düşüncelerini sağlam temellerle empoze eden dinci takımı sayesinde oldu. CHP, ANAP, DSP ve MHP birbiriyle uğraşırken RP ve SP temelli AKP'nin siyestçi, bilimadamı, mühendis, doktor, avukat, hakim ve savcı ve hatta asker yetiştirerek hayatın her alanına girmesi, düzene ayak uydurarak yükselmesi ve bir yandan da beyinyıkama icraatlarını sessiz ve sakince gerçekleştirmesiyle oldu. Biz terörle uğraştık, biz dış politikayla uğraştık, biz kendi kendimizi yiyip bitiren darbelerimizle uğraştık; onlar kendilerini geliştirdiler, onlar kendilerine bir taban değil temel kurdular. Ve işte şimdi gördüğümüz yere yükseldiler, cumhurbaşkanı oldular, başbakan oldular, ordu oldular. Görüyorum ki en büyük aptallığımız AKP'ye oy verenlerin cahil cühela takımı olduğunu zannetmek. O insanlar bizim yaşıtlarımız, bizden genç insanlar!!! Ve farkında değiller gidişatın. Ve biz bilgisayar başında, facebook ve twitter statüslerine "bu gidişata dur diyin", "uyanın artık" yazarak, sadece kendimizin dinlediği eylemler ve yürüyüşler yaparak uyandıramayız onları. Kolsuz bir adama gidip de 'gözlerindeki örtüyü kaldır artık' demenin ne anlamı var? Birşeyler yapmalıyız! Klavye delikanlılığı değil! Aralarına karışıp konuşmaylıyız, anlatmalıyız tek tek. Tüm argümanlarını açıklamalıyız birer birer. Söylediklerini dinlemeden lafı ağızlarına tıkmak ve kendi dediğimizi tekrarlamak değil, neyi nasıl anladıklarını görüp - neyi ne zannetiklerini bilip, hatanın farkına varmalarını - kendilerinin de görmelerini sağlamalıyız. Korku otoritesinin ve özgürlük kısıtlamalarının muhafazakarlıkla, edep-ahlakla, müslümanlıkla bir olmadığını göstermeliyiz. Birilerinin birşey yapıp durumu değiştirmesini beklemek saçma! Yapılması gereken onların arasına girip konuşmak, anlatmak, gözlerini açmak. İcraat gerek. Bunu icraatı da bizim yapmamız gerek! Senin ve benim! Sabır ve sebat etmediğimiz sürece düzeltemeyiz bu gidişatı! Sinirlenip fevri tepkiler vererek düzeltemeyiz. Sürekli "neden" diyen bir çocuğa gösterilen sabırla yaklaşıp, sakince anlatmamız gerek nedenleri. Kendimize benzerlerle dolu olan kabuğumuzdan çıkıp "onların" "AKPcilerin" "yandaş"ların arasına girmemiz gerek, müsama göstererek, sakinlikle ve hoşgörüyle…
Ben ülkemi çok seviyorum! İlkokulda istiklal marşı sırasında güldüğü için en yakın arkadaşıma küsecek kadar! Güneydoğu'da operasyon olduğunu Köln sokağındaki bir televizyonda tesadüfen gördüğümde sokak ortasında o hiç tanımadığım şehitler için ağlayacak kadar, en değerli şeyimiz olan vaktimizi umzarsızca çalan sosyal paylaşım sitelerinde arkadaşlarımın yazdığı hükümet yanlısı cümelelerde üzüntüden elim ayağım titreyecek kadar. Ben ülkemi çok seviyorum, başka bir ülkede bilim yapmam için bana para verilirken işimi erteleyip bu yazıyı yazmaya vakit ayırabilecek kadar! Ve sizin de bu ülkeyi benim sevdiğimden daha az sevdiğinize inanmıyorum. Ama bunlar işe yarayan şeyler değil. Bilgisayar başında oturup "ne zaman uyanacaksınız" yazmak değil işe yarayacak olan. Kendi çevrenizden çıkıp "diğerleri" arasına karışın, anlayın neyi ne sandıklarını, ve anlayabilecekleri gibi anlatın işin doğrusunu. Lütfen yapın bunu.
Şimdi gidin ve sizinle hemfikir olmayan insanları bulun, önce onları anlayın, gerçekten anlayın. Sonra onların anladığı dilden anlatın derdimizi. Hasta olduğunu bilmeyen birisine neden ilaç almıyorsun diye kızamazsınız, değil mi? Hastalığın nerede olduğu gösterin, kalp kırmadan, hakaret etmeden, aşağılamadan. İçinde bulunduğumuz bu durum onların suçu değil, bizim suçumuz! Bu hale gelmesine izin verdiğimiz için hata bizim. Şimdi hatamızı düzeltme vakti! Ve bu hata artık sadece oy kullanmakla düzelecek boyutta değil. Elinizi taşın altına koyun: Gidin: Anlatın!
evlilik demekki olgunlaştırmış sizi de..konuya bakışınız enteresan
YanıtlaSilSevgili arkadaşım hangi ülkede ne maksatla bulunuyorsun bilmem ama bu ülke 80 yıldır çile ızdırap statuko ve korku imparatolüğü yaşiyordu. sayısı 30 milyonu bulan kürt kardeşlerimizin en temel hakkı olan dili bile bilinmeyen dil olarak statuko zihniyet lanse ediyordu diğer halkların dinlerin sisimleri bile talafuz edilmiyordu nevarsa yoksa tek Irk tek dil tek tip zihniyet oluşturuyordu..
YanıtlaSilşimdi sana söylüyorum en temel insna hakları olan dil anlayış inanca kilit vuracaksın ve sesiz çoğunluk bir gün ben demokresiye inanıyorum oyumu akpartiye veriyorum derse ve bazı azınlık statukolar bidon kafalı gerizekalı köylü diyorsa insnalık insna hakları nerde kalıyor...?
burda her insna her ferd her oy kutsaldır neyi istiyorsa odur hakkı geri kalan saygı duymalı..
gerçekten çok yakından tanık olduğum olaylar var. adamlar yıllardır zeki öğrencilere imkan sağlayıp okutarak, bu sırada da kendi düşüncelerini alttan alttan empoze ederek bu günlere geldiler. şu an toplumun okumuş kesiminin büyük çoğunluğu kendilerine empoze edilmiş doğrularla kendilerine kurulmuş bir dünyada yaşıyorlar. kendi gerçeklikleri var ve mutlular. doğru olduğunu düşündükleri şekilde yaşıyorlar. birilerinin aslında 'Truman Show'daki gibi kurgulanmış bir yerde yaşadıklarını ve aslında gerçek dünyanın, gerçeklerin çok farklı olduğunu göstermesi lazım. Ama kavga etmeden. Sakin sakin. Kimsenin savunma mekanizmasını uyandırmadan. Yoksa boşa kürek çekmeye devam edeceğiz. Nereye kadar gidebilirsek.
YanıtlaSilartık ümidimi kestim ülkeyi terk edeceğim. neden mi?
YanıtlaSil17 yaşındayım ve saat 8 den sonra sinemaya hiçbir filmi izlemeye gidemiyorum. ama oradan çıktıktan sonra o sinirle gidip tekel bayisinden rakı alabiliyorum. daha sonra gece kulüplerine hiçbir zorluk olmadan tek başıma girebiliyorum. hep yaptığımdan değil sadece denk geldim. Ama derslerimden kalan zamanımda tek eğlencem olan sinemaya gidemiyorum. Neden çünkü polisin emriyle 18 yaşından küçüklerin saat 20:00 dan sonra sinemaya girmesi yasaklanmış. gerekçeleri ise filmlerin geç saatlerde bitmesi ve yolda başımıza bir şey gelmemesi. o zaman sokağa çıkma yasağı getirin 22:00 dan sonra neden uğraşıyorsunuz ki. sizin göreviniz bizi geç saatlerde sokaktaki serserilerden, balicilerden, her türlü tehlikeden korumak. çok mu zor? yasaklayın ve iş bitsin. internet sitelerimizi engelliyorsunuz. neden çünkü biz geri zekalıyız ve hangi sitenin zararlı olduğunu bilmiyoruz. hangi sitenin kanuna aykırı olduğunu bilmiyoruz. önüne geçemezsiniz bunun yasaklayın gitsin. ben ailemden izin almışım siz beni ailemden daha çok mu düşüneceksiniz? Ne kadar heyecanla gitmiştim biliyor musunuz o filmi izlemeye? yoğun bir sınav haftasının sonunda o benim kendime ödülümdü. Bu ülkede uyuşturucu, alkol, sigara kullanan gençlere, sokakta gezen serserilere her şey serbest ama doğru düzgün genlerin SİNEMA ya gitmesi yasak.
Allah şahidim olsun ki bu ülkeyi terk edeceğim ve bir daha asla geri dönmeyeceğim. Bu son sözümdür.
@Adsız#1: Konunun evlilikle bir ilgisini göremedim. Ama yorumunuz için teşekkür ederim.
YanıtlaSil@Adsız#2: Yazımın hiçbir yerinde Kürtçe'nin veya başka bir etnik dilin yasaklanmasını savunmuyorum. Aksine AKP'nin halk üzerinde bir korku otoritesi kurduğunu ve özgürlükleri kısıtladığını düşünüyorum. Anadilde konuşmak tabii ki en doğal insan hakkıdır. Bunun aksini düşünmüyorum ben de zaten. Ne var ki AKP'nin yaptığı bu değil. Ben size sapı dikenli, dikenleri zehirli bir şeker versem, verdiğim şeker için teşekkür mü edersiniz? Şeker vermek güzeldir, ama yolu yordamı vardır. Hedef şekeri alanın canını yakmak ve onu kandırmaksa, işte o zaman işin rengi değişir. Tabii ki her oy kutsaldır, herkesin kendisini yönetecek kişinin tayininde söz hakkı vardır ve olmalıdır. Ve fakat gözleri bağlı bir adama sağdakini mi istersin soldakini mi demek anlamlı değildir, bir kandırmacadan ibarettir. Bu ülkede ne yazık ki AKP'nin asıl hedefini bilen ve bunu isteyen ve buna oy veren insanlar da var. Onların varlığına diyecek ve yapacak hiçbirşey yok. Ancak AKP'yi olduğundan farklı bir şey zanneden, göz boyamalara aldanan kişi sayısı gerçek AKP destekçisinden çok daha fazla ve zaten biz de bu yüzden bu durumdayız şu anda. Sorunumuz "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan" "sabitfikirli" insanlara erişebilmek ve onları bilgi sahibi yapmak.
@Sinem, teşekkür ederim.
@SrcShotTR: "sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?" Basıp gitmek değil, kalıp çözüm üretmek değil mi üzerimize düşen? Senin yaşadığını senin çocuğun/kardeşin/yeğenin/kuzenin yaşamasın diye elinden geleni yapmak değil mi?
Doğrudur hacı ( )
YanıtlaSil:)) güzel olmuş