28 Ekim 2009 Çarşamba

Dün sabah geldiğimiz Kayseri'den bu gece ayrılıyoruz yine. O kadar özlemişim ki, tüm dağınıklığı ve pisliğine rağmen dünyanın en sevimli evi gibi görünüyor gözüme. Odalardan birine el koymuş bulunan ev sahibimize de öğrenci konutu adı altına inşa edilen konutlardan bi dene çıkmış. Öğrenci konutlarını internet ve su dahil aylık 300TL'ye öğretim görevlilerine vermek nasıl bir mantıktır anlamış değilim doğrusu. Neyse, işin beni ilgilendiren kısmı, bu sayede artık evde bir odamız olacak! Salonu cebren ve hile ile zapt altına almış olmamıza ev ahalisi bişy demese de bu yeni şekil çok daha güzel olacak tabii ki. Kim bilir belki pazar kahvaltılarımızı artık salonda bile yapabiliriz :)

Ve beni asıl heycanlandıran durum şu ki: İstanbul'a gidiş dönüş biletlerimizi aldık. Yani büyük bir aksilik çıkmadığı taktirde kesin kitap fuarına gidişimiz. İmzalatılacak kitaplarım, fotoğraf makinemiz ve iki ev sevdiğim ile yola koyulacağız cumartesi gecesi. İstanbul'da olup da görüşmek isteyen olursa fuara beklerim :)

Bir de kötü haber... Antalya'da olduğumuz dönem içinde çok şiddetli bel ağrıları çektiğim için artık bu konuya el atma vakti geldi sanırım. Ankara'ya gittiğimizde hem bu bel ağrısı için hem de yıllardır süregelen ama artık dayanılmaz hale gelen boynumdaki kas spazmı için bir doktora gitmem lazım. Bir de tez meselesi yüzünden her zamankinden daha yoğun ve aralıksız baktığım bilgisayar ekranı gözlerimi iyice mahfettiği için sanırım gözlük nuamramı da yeniden ölçtürüp olabildiğince kullanmam gerekecek gözlüğümü.

Geleceğe dair planlar arasında ise yıl sonunda İsrail'de gerçekleşecek olan bir kış okulu var bu sıralar gündemde. Başvurumuzu yaptık, FFÖ'nün recomendation letter göndermesini bekliyoruz. Eğer adamlar yol ve kalış masraflarımızı karşılarlarsa yılbaşına İsrail'de girme şansımız var!  

1 yorum:

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.