Valizin kayıp olup olmadığı belli bile değilken ve bunu öğrenmenin bir yolu olmadığı iddia edilirken ne yapabilirdim ki? Sevdicek, çok sevgili bankalarımızın bize bir kıyak geçip havaalanlarında bize özel Lounge'lar bulundurduklarını ve hatta St.Ziza ile daha önceki deneyimlerini de anlatmıştı ama yine de pek inandırıcı gelmemişti. Madem bolca vaktimiz var, deneyelim bakalım dedik ve Maximum'un VIP Lounge'una gittik. Sadece Maximum'un değil, World'ün, HSBC'nin ve sanırım diğer birçok bankanın da bu şekilde işleyen Lounge'ları var orada. 0.02 TL (benim gibi inanamayacaklar için: iki kuruş) kredi kartımdan çekildi veeee... sevimli koltuklar, açık büfe bir pastane ve hem alkollü hem alkolsüz bir yığın içki! Hepsi sadece 2 kuruşa! Gazeteniz, kahveniz ve hatta televizyonunuz ama daha da önemlisi rahat mı rahat koltuk ve kanepeler! Burda geçen 1 saatin ardından Tel-Aviv uçağına doğru yol adık. Gariptir, her geleni bekleme salonu yerine doğrudan aktarma aracına aldılar. Uçağın kalmasına 1 saate yakın zaman olmasına rağmen hemen uçağa alındık. Daha uçak kalmadan sevdicek tuvalete gitti ben de rüyalar alemine. Ama bu tatlılık pek uzun sürmedi ne yazık ki... Sevdiceğin "Kulaklarım acıyor" demesinin üzerinden 10dakika ya geçti ya geçmedi, çok şiddetli bir acı başladı burnumun içinde. Sanırım grip olmam nedeniyle sinüslerim dolu ve belki de o minik damarlarda sıkışmış bir miktar hava nedeniyle oldu bu, bilmiyorum ama çok korkutucuydu. Sanki minik bir telle damarlarımın içinde ilerliyorlardı, veya The Island'da adamın gözlerinden içeri giren minik şeyler gibi bişiyler yürüyor ve ilerledikçe canımı acıtıyorlardı. Burnumun sağ tarafından yola çıkan acı, gözümün altından sağa saptı ve göz altım boyunca acıtarak devam etti yoluna. Daha fazla devam etmez diye umarken bu defa gözümün içine doğru ilerledi. O kadar korkunçtu ki sanki gözümden kanlar akmaya başlayacak veya bir kanama geçireceğim, beyin kanaması olacak ve felç kalacağım ama hepsinden de öte bu acı ömrümün sonuna kadar asla beni terk etmeyecek sandım... Sevdicek kulaklarındaki acıyı tüm bu olanlardan önce değil de sonra söylemiş olsa beni sakinleştirmek için söylüyor diye düşünebilirdim ama erkenden söylemiş olması beni sakinleştirdi, grip oluşumuzla ilgili bir durumdur diye düşünmeme neden oldu.
30 Aralık 2009 Çarşamba
Mission Impossible Vol III
Valizin kayıp olup olmadığı belli bile değilken ve bunu öğrenmenin bir yolu olmadığı iddia edilirken ne yapabilirdim ki? Sevdicek, çok sevgili bankalarımızın bize bir kıyak geçip havaalanlarında bize özel Lounge'lar bulundurduklarını ve hatta St.Ziza ile daha önceki deneyimlerini de anlatmıştı ama yine de pek inandırıcı gelmemişti. Madem bolca vaktimiz var, deneyelim bakalım dedik ve Maximum'un VIP Lounge'una gittik. Sadece Maximum'un değil, World'ün, HSBC'nin ve sanırım diğer birçok bankanın da bu şekilde işleyen Lounge'ları var orada. 0.02 TL (benim gibi inanamayacaklar için: iki kuruş) kredi kartımdan çekildi veeee... sevimli koltuklar, açık büfe bir pastane ve hem alkollü hem alkolsüz bir yığın içki! Hepsi sadece 2 kuruşa! Gazeteniz, kahveniz ve hatta televizyonunuz ama daha da önemlisi rahat mı rahat koltuk ve kanepeler! Burda geçen 1 saatin ardından Tel-Aviv uçağına doğru yol adık. Gariptir, her geleni bekleme salonu yerine doğrudan aktarma aracına aldılar. Uçağın kalmasına 1 saate yakın zaman olmasına rağmen hemen uçağa alındık. Daha uçak kalmadan sevdicek tuvalete gitti ben de rüyalar alemine. Ama bu tatlılık pek uzun sürmedi ne yazık ki... Sevdiceğin "Kulaklarım acıyor" demesinin üzerinden 10dakika ya geçti ya geçmedi, çok şiddetli bir acı başladı burnumun içinde. Sanırım grip olmam nedeniyle sinüslerim dolu ve belki de o minik damarlarda sıkışmış bir miktar hava nedeniyle oldu bu, bilmiyorum ama çok korkutucuydu. Sanki minik bir telle damarlarımın içinde ilerliyorlardı, veya The Island'da adamın gözlerinden içeri giren minik şeyler gibi bişiyler yürüyor ve ilerledikçe canımı acıtıyorlardı. Burnumun sağ tarafından yola çıkan acı, gözümün altından sağa saptı ve göz altım boyunca acıtarak devam etti yoluna. Daha fazla devam etmez diye umarken bu defa gözümün içine doğru ilerledi. O kadar korkunçtu ki sanki gözümden kanlar akmaya başlayacak veya bir kanama geçireceğim, beyin kanaması olacak ve felç kalacağım ama hepsinden de öte bu acı ömrümün sonuna kadar asla beni terk etmeyecek sandım... Sevdicek kulaklarındaki acıyı tüm bu olanlardan önce değil de sonra söylemiş olsa beni sakinleştirmek için söylüyor diye düşünebilirdim ama erkenden söylemiş olması beni sakinleştirdi, grip oluşumuzla ilgili bir durumdur diye düşünmeme neden oldu.
Labels:
.Atatürk Havaalanı,
havaalanı,
israil günlüğü,
seyahatname,
thy,
yolculuk
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Benzer şeyler yanınıza uçarken bana da oldu. :S Gerçi benim kafamda beynimde ve ensemde hareketlenmeler olmuştu. Garip. :S
YanıtlaSil