5 Ocak 2010 Salı

İsrail Günlüğü - 3. Gün


Saatin onikiyi geçmesi ile sevdicek doğumgünü hediyesini açtı. Taa ne zaman hazırladığım, bir süre Kayseri'de Noel Baba'nın ayakları altında duran ve sonra da tee buralara kadar gelen minik bir hediye...

Gündüz ise ilk dersten sonra yaka kartımı ve onunla birlikte yemek fişlerimi de otelde unuttuğumu farketmemin ardından otele döndük, güya yemek fişini alıp hemen dönecektik ama henüz tam geçmemiş grip ve tembelliğimiz birleşince yapabildiğimiz tek şey uyumak oldu.

Gündüz uyuyunca akşamında gözlerimiz açıldı fal taşı gibi mübarek ama bu defa da ne yapsak nereye gitsek bilemedik. En iyisi dedik, otelin lobisinde dolaşalım azıcık, gruptan birilerini görürsek de onlara takılırız. Ne var ki kimseyi göremedik ortalarda. Otelin barında birer martini içtik. Uzun zamandır tadına bakmak istediğimden mi yoksa yanımda sevdiceğimin oluşundan mı bilmem, ben sevdim epeyce. Bardaklar da martini bardağı olsa daha iyi olacaktı ama neyse :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.