9 Ekim 2012 Salı

Günlük Ped

Selam fıstıklı baklavalar! Hem de Antep Fıstıklı!


Gittiğim her ülkede yeni bir alerji ile karşılaştığımdan mütevellit, size ne tür şeylere dikkat etmeniz gerektiğine dair bir yazı yazmayı planlıyorum, sanırım 3 yıldır! Ama bu yazı o yazı değil. Bu yazı, pamuğunuz bitip de çıkması gereken ojeleriniz varken tuvalet kağıdı veya peçete yerine ne kullanmanız gerektiğini öğreten bir yazı. Eğer yeterince dikkatliyseniz ne olduğunu anlamış olmalısınız, günlük ped! Bir kere emişi güçlü olduğu için asetonun cırp diye uçup gitmesine izin vermiyor, ikincisi ise peçete gibi kendinden geçip parça pinçik olmuyor ıslanınca. Geçtiğimiz hafta İtalya'da öğrendiğim iki şey varsa birisi budur. Diğeri de Andrea'nın erkek ismi olmadığıdır ama onun konuyla alakası yok.

8 Ekim 2012 Pazartesi

Yine hayat



Birşeyler oldu canımı sıkan. Kendimi kandırılmış ve aldatılmış hissediyorum. Durumu geri getirmek için yapabileceğim hiçbirşey yok. Karşımdaki belki birşeyler yapar ama yine de bu kırgınlığın kolay kolay geçeceğini, geçse bile ardında iz bırakmayacağını zannetmiyorum. Düşünmemeye çalışıyorum, önemsememeye, başka şeylere odaklanmaya, güzellikleri ön plana çıkarmaya, ama olmuyor. Ne yapsam içimde bir yumruk gibi oturuyor, çünkü bu aldatılmışlık benim günlük hayatımı çok etkiliyor. Keşke insanlar bu kadar bencil olmasa - sanki ben bencilliğin tanrıçası değilmişim gibi yazıyorum bunu di mi? Evet bencilim ama bencilliğim insanlar bana zarar vermeye başladığı zaman devreye giriyor ve bence bu yüzden bu bencillik gayet sağlıklı bir bencillik, diğerlerine zarar veren cinsten değil sadece kendimi korumama yardım eden cinsten.

Yalan söylemek üzerine...

İnsanlar bana yalan söylüyorsa bunu hak etmişim diye düşünüyorum. Birisi bana bu elbise yakışmamış dediğinde verdiğim tepkiye göre ertesi günkü makyajımı eleştirir veya eleştirmez. Ona dürüst olma cesareti vermemişsem karşımdaki bana yalan söylüyor diye ona kızamam. Aynı şekilde, eğer ben birisine yalan söylüyorsam bu benden çok karşımdakinin suçudur öncelikli olarak. Bir de bazı insanlar var ki yalandan da olsa güzel şeyler duymak isterler, veya bilmek istemezler gerçekleri, bu da ayrı bir konu. Peki daha henüz tanıştığınız birisine neden yalan söylersiniz? Ya da neden kandırırsınız karşınızdakini yeterince tanımazken?

Kötü şarap

İtalya'daki toplantı süresince kaldığımız yurt birçok kişi için buluşma noktası niteliğindeydi, çoğunluk orda kalıyor, akşamları terasta takılınıyordu. Herkesten biraz geç gittik Çarşamba akşamı. Terasa adımımızı atar atmaz, adını bile bilmediğim biri yanaştı, "Heey! Bakın çok güzel şarabım var, istemez misiniz?" diyerekten. Şaşırdım ama insanlar birbirlerini önceden mailler üzerinden tanımış oldukları ve hafızam çok kötü olduğu için belki de bu kişi beni tanıyordur diye düşündüm. Teşekkür ettim ve bir yudum aldım şaraptan. Ne yalan söyleyeyim şarap sevmeme rağmen pek anlamam iyisinden kötüsünden. O kadar ısrarla verilen şaraba da biraz tembihli yaklaştım ilk yudumu almadan önce biri içine işedi mi naaptı yoksa şalgam falan mı acaba diye aklıme gelmedi desem yalan olur. Ama içtim sonrasında, "Nasıl ama güzel di mi? Beğendin di mi?" demesiye ikram eden kişinin. "Evet çok güzelmiş teşekkür ederim" dedim ama tam da o sırada kendisnin bira içmekte olduğunu farkettim. Biraz zaman geçti, iyi bir arkadaşımız uyardı beni "iyi bir şarap değildir o, içmek istersen bunu iç diye." Ben umursamadım önce ama "onu içersen ertesi gün başın ağırır, illa şarap içmek istiyorsan benimkinden iç bak bu kaliteli" diyince hiç göze alamadım başağrsını ve yarısı dolu bardağımı koydum yerine. Yanımdakilere dönüp "e bize şarap ikram eden o çocuk bira içiyor, ne iş?" dediğimde de kendisinden konuşulduğunu anlayıp döndü hemen ve "sevdin ama di mi güzel di mi" dedi. Hıhı diyip geçiştirdim ama kötü hissettim kendimi. Önce anlam veremedim neden böyle yaptığına, sonra heralde "ucuz şarap bu kimse içmez lan bunu" dediyse birisi o çocuk da "ben içecek birilerini bulurum" diyip kapıdan ilk gelene ikram etti belki de diye düşündüm. Büyük ihtimalle olay tamamen bundan ibaret ama çok dokundu bu bana. Bak tee çarşamba günü olan şey hala aklımda ve hala dert içime, düşünün artık ne kadar kafaya taktığımı. Ha ertesi gün migren ağrısı ile uyanmam ve 2 apranaxa rağmen geçmeyen başağrısını hiç hesaba katmıyorum bile. Ama ya o arkadaşımız uyarmasaydı? Ben o şarabı içer bitirirdim ve ertesi gün ölürdüm heralde. İnsan bunu neden yapar?

Kıssadan hisse

Etrafınızdan zarar görmeyeceğiniz kadar bencillik barındırın içinizde, ama bencilliğinizin ve düşüncesizliğinizin sevdiklerinize zarar vermesine izin vermeyin, salak olmayın! 

İnsanları şaka için bile olsa kandırmayın. Kim bilir belki benim gibi takıntılı bir kırıklık yaşamalarına neden olursunuz.