27 Nisan 2012 Cuma

MAL

Salak herif yaa!!!

Herşeyden önce dedi ki posteri görmek okumak istiyorum. Ben de şaşırdım, "emin misin, gerçekten mi?" dedim. O da "Evet, tabii ki. Unuttun mu üstünde benim de adım olacak" dedi. Çünkü özeti okumaya niyeti yokken "bak ama senin de adın olacak üzerinde, ona göreee" diyip kafalamıştım. Bu da güya oraya gönderme yaptı. Ama sonra nooldu? Hiç! Veri analizinde olması pek az muhtemel bir hata olduğunu iddia etti ve sonrası derin bir sükunet! Posteri bitirip gönderdim ama ses yok! Ya bastırıcam artık gerizekalı herif, okusana şunu, yorum yapsana üzerinde, düzeltmelerini göndersene! Yok! Yok da yok işte tek bir ses soluk.  Sonra ben kafama göre bişekilde, içim ruhum ezile sıkıla bastırdım posteri, astım, gelenlere anlattım falan. İş bitti gitti.  15 gün sonraki toplantı ile ilgili mail attım ama bu dana yine cevap yazmadı. Ben de bu defa dellenip "anladık vaktin yok, posterle ilgili sükunetini de onaylamak olarak kabul ettim ama beni cevapsız bırakırsan gitmiyorum toplantıya falan, ona göre!"yazınca... "aslında benim posterde yapabileceğim bir kaç değişiklik olabilirdi ama elime geç geçti" demesin mi? Demesin bence demesin ama dedi p.ç! "Biter bitmez gönderdiğimde 5 günümüz vardı teslim tarihine. Yani yeterince vaktin vardı" dedim ben de. Manyağa bak ya!!!

Ve şimdi, aradan bi dolu şey geçti, ben de zar zor toparlayıp dikkatimi oturup uzunca bir maille anlattım o analizlerdeki hata sandığı şeyin hata olmadığını, ve önceki adımlarımı da nasıl kontrol ettiğimi. Bu maili yazmak için tam 2 gün uğraştım ve 3 hafta da üzerinde düşündüm. 

Gelen cevap, tek bir satır! Kendi verilerimle karşılaştırmam için aynı verinin bir başkası tarafından analiz edilmiş sonuçlarını göndermiş. Ona anlattığım şeye ne bir yorum, onca soruya ne bir cevap! Sakinleşmem bir günümü aldı. Sonunda gönderdiği verilere bakayım dedim ki alakasız bir formatta veriler göndermiş. Onları nasıl dönüştürsem diye biraz daha gerildim. Neyse sonunda bir şekilde hallettim ve gördüm ki gönderdiği veriler ham veriler!  Şaka gibi yaa!!! Şaka gibi! 

Ben de aynı onun gibi, iki satır mail yazdım bu defa. "Sanırım yanlış verileri göndermişsin, bunlar analiz edilmemiş" dedim. Bu dün oluyor. Bugün saat 14:30'da yani 2 saat sonra da 3 aylık izleme toplantımız var. Bakalım neler olacak, merakla bekliyorum. Tanrım sen bana sabır ve dilimi tutma dirayeti ver lütfen. Allah'ım noolur carlamıyım adama! Yolmıyım o saçını başıyını! Oymıyım o mavi gözlerini! Aaaaarghhhh!

22 Nisan 2012 Pazar

Hızlı Mart Vol1

Babişin hastalığı nedeniyle süpriz yumurtadan çıkan Türkiye seyahati kazasız belasız bitti çok şükür. Sanırım Mart ayına damgasını vuran asıl olay da buydu.


Hastanede geçen geceler pek keyifli değildi tahmin edileceği üzere. Ama atlattık çok şükür. Babişin ameliyatı epeyce gergin geçti. Öncesinde kan bulmak mesele oldu salak akrabalar yüzünden. Sonrasında yoğun bakımda gerginlik oldu aptal bir hemşirenin hastaları ve ilaçlarını karıştırması nedeniyle. Ama herşey bir yana aile efradı benim orda oluşumdan inanılmaz duygulanmış ve etkilenmişti ki hiçbir meseleyi ciddi bir gerginlik haline getirmediler; işin açığı ben de buna çok şaşırdım. Yani ben tabii ki gidecektim, ve onlar da tabii ki biraz memnun olurlardı buna ama çok etkilendiler, beni yılın evladı ilan ettiler resmen... Garipti. Sanırım sevildiklerini biliyorlardı ama böylesine bariz bir belirteç onları çok duygulandırdı. Herneyse. Hastane gerginliklerini bir yana bırakıp diğer atraksiyonlarına gelecek olursa Türkiye her zamanki gibi çok hareketli geçti.


Ameliyat öncesi hangi akla hizmeten bilmiyorum ama gidip kulağıma ikinci bir delik daha deldirdim, JLP ve böceklibok sayesinde. 5-6 yıldır yapmak isteyip de bir türlü cesaret edemediğim birşeydi, pek memnun oldum doğrusu. Ama bu delik meselesi yüzünden babişe kan veremeyeceğimi öğrendiğimde lanet ettim zamanlamama. Neyse ki ciddi bir mesele olmadı.


Bu arada baktık ki doktorlar ameliytı ha bire erteleyip duruyorlar, benim biriciğim Zerrinciğim herkesten gizli bir süpriz yaptı bana veeeee! Yıllar sonra yeniden Sezen'i dinledim canlı canlı! Pek göremedik ama Zerrincim'le elele avaz avaz Sezen söylemek çok güzeldi. O hastane gerginliği arasında bana über moral verdi! Üstelik çıkışta da Sezen'in bana özel imzaladığı CD'leri almak, ve yıllardır aradığım eksik albümü bulmak...hissettiklerimi anlatabilmemin mümkünatı yok, mutluluktan ağlamak üzereydim!


Her ne kadar Sezen'cim adımı anlayamamış, yanlış yazmış olsa da, olsun yahu, Sezen işte daha ne olsun, tanrı Kraliçe'yi korusun! (Tabii biraz da akıl fikir versin de bir dahakine "yetmez ama evet"çilerden olmasın inşallah)

Hastanede bana gerek olmayan akşamlardan birinde eski dostlarla hasret giderdik biraz. Beştepe civarında Hamsi adında bir hamsici keşfettik, adamlar tek kullanımlık über bir dişfırçası sunuyorlar yemekten sonra, bayıldım!

Hızlıca halledilen AnkaMall alışverişlerinden birini daha hızlıca gerçekleştirdim yine. LCW'den çok güzel ceketler buldum hem kendime hem de Zerrincim'e.  Gün sonunda da bir twitter kuşu sayesinde Ankamall'deki Dinazorlar sergisini gezme fırsatım oldu. 


Hayat, her zamanki gibi tüm yüzlerini bir anda gösterme hevesinde olduğundan, arada birazcık kırgınlıklar da oldu, gönül almalar da...


Herşeyin sonunda biraz gergin bir yolcuğun ardından vardım İrlanda'ya sağ salim.