İlk seçimler olduğu zaman dedik ki "bu adamlar oy çaldı, yoksa gerçekten bu kadar ÇOK değiller." Çuvallarla oylar bulundu, sayılmamış oylar, açılmamış sandıklar bulundu. Ama o zaman daha herşeyin başıydı, inanmak istemedik, inandıramadık...
İkinci seçimlerde işler çığrından çıktı. "Yok artık ya daha neler!" dedik, seçimlerdeki katakulliler dillere destan oldu.
Üçüncü seçim zamanı ben artık çoktan yitirmiştim inancımı ama yine de "oyları bölen hain" olmamak adına, sürüye uydum... Bu defa olanlar ise, insana aklını kaçırtacak derecedeydi. Densizlik alıp başını gitmiş, hırsızlık her gün her yerde karşımıza sırıtarak bakan insanlarda vücut bulmuştu.
Ama ne olduysa oldu ve birdenbire herkes bu oyuncak seçim sonuçlarına inanıp "yüzde elli" meselesini ciddiye aldı, "iki kişiden biri" "onlara" "oy vermiş" oldu. Bunun neresinden tutsam elimde kalıyor!
"İki kişiden biri": oylar adam gibi sayılmadı diyoruz, e o zaman bu sayılara neden/nasıl inanıyorsun?
"onlara": AKP'ye falan değil, biz ve onlar! Bölündük ey halkım! Uyan artık!
"oy vermiş": oy vermiş değil, oyları çalınmış, saklanmış, yırtılmış, yakılmış!
Peki ne oldu da biz bu cümleye inanır olduk? Ne oldu da unuttuk seçimlerin bir piyesten ibaret olduğunu? İşte ben burayı kaçırdım... Bilmiyorum...
29 Mart seçimleri
Kozumuzu sandıkta paylaşalım dediklerinde, "yahu milyarları çalmışsın biz sana nasıl güvenelim" denildi ama uygulamada "o zaman gerçekten bağımsız, halktan bir kurul kurulsun" veya ben ne biliyim işte bi başka çözüm, önerilmedi. Sorunların farkında olmak iyi de, çözüm önermedikten sonra bu, halkı mevcut iktidar sahibi zalimlerin eline terk etmekten başka bir şey değil ki! Keza öyle de oldu...Tek bir farkla! 1980 kuşağı, artık evden çıkmak için anne-babasının iznini alacak yaşı geçmişti ve "dur bakalım" dedi! O apolitikleştirme projesinin başarılı ürünleri gibi görünen kuşak, oy sandıklarının başında durdu, daha seçim başlamadan sandıklara atılan, çuvallarla kenarda bekleyen sahte oyları buldu, oylar sayılırken ve yazılırken fotoğrafladı, oylar beklerken başına nöbet tuttu, oylar sevk edilirken arabayı takip etti, oylar sisteme girilirken yapılan "hata"ları düzeltti!
Bu kuşak, artık sorunları gösterenlerden değil, çare bulanlardan! "Ya bir yol aç, ya da yoldan çekil" desturundan hareket eden bu kuşak bana en azından yaşıtlarımın ve kardeşlerimin kayda değer insanlar olduklarını gösterdi.
"Yurtdışına yerleşirsin artık" diyenlere, "benim vatan borcumdur öğrendiklerimi gelecek nesillere aktarmak"dediğimde, artık "bu ülkeye, bu insanlara mı?" diye soramayacaklar! İyi ki ümidimi ve inancımı yitirmemişim ülkeme. İyi ki sahtekarların bu vatanı ele geçirdikierine ve çoğunluk olduklarına inanmamışım. İyi ki böyle güzel arkadaşlarım, iyi ki böyle güzel kardeşlerim var...
Bir de eklemeden geçemeyeceğim, artık Türkiye'de TKP'li bir belediye var!
1 Nisan 2014 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)