Oh Tanrım... ne kadar öncesinden anlatmaya başlamam gerek diye düşünürken fark ettim ki uzun bir yazı olacak...
Malumunuz üçüncü Master'ımı bitirmeye kasıyorum şu son günlerde. Yurtdışında PhD başvuruları genellikle 1 yıl öncesinde yapıldığından bir yandan da kasım-aralık-ocak boyunca yaptığımız başvuruların sonuçları geliyor teker teker... Hepsinden önce bir "önelemeyi geçtiğiniz için tebrikler!" yazısı geldi, ne var ki bunun hiçbir geçerliliği olmadığını bildiğimden büyük sevinçler yaşamadım. Keza sonrasında global kriz, az sayıda eleman alma durumları, vb. vb. açıklamalar... Bu arada ne göreyim? İstanbul Üniversitesi doktora başvuru tarihleri! Son başvuru 28 Mayıs! Hadi yurtdışında adamlar 1 yıl öncesinden alıyorlar başvuruyu tamam da, Türkiye'de en fazla 1 ay öncesi olurdu, bu da nerden çıktı?! Bunu farkettiğimizde ayın 25'i üstelik! Apar topar gittik İstanbul'a. Hem İstanbul Üniversitesi'ne hem de Boğaziçi'ne başvuru yaptık. Gerekli görüşmeler halledildi ve apar topar geri gelindi. Buna kısa bir IKEA turu da sığdırdık ne yalan söyliyim :) Dönüşte İstanbul-Kayseri arasının 12,5 saat sürmesi ise ayrı bir efsane... Ama hiçbir şey İstanbul Üniversitesi'ne sadece başvuru ücretinin 100, Boğaziçi'ne 65TL olması kadar oturmadı içime.
Gelir gelmez ilk yaptığım iş tabii ki maillerimi kontrol etmek. Bu kadar terslik beni bulur zaten, İrlanda'ya yaptığım başvurulardan birine bir cevap var: 3 Haziran 12:30 UT'de (TSİ 14:30 oluyor) sizinle skype veya telefonla bir mülakat yapmamız mümkün mü? Ah sen yeter ki mülakat iste şekerim, yapmam mı? yaparım yapmasına da bu umut ışığını 2 gün önce yaksaydınız da biz de helak olmasaydık yollarda, o kadar para yatırmasaydık boş yere?! Ha neden boş yere? Çünkü bu adamlar ciddi ciddi kabul etmeyi düşünmedikleri kimseye mülakat için vakitlerini ayırmazlar. Mülakatta da çok aşırı saçmalamazsan seni alırlar %80. Tabii heycan dorukta, eyvallah abicim dedik.. Bu arada da tezin son grafikleri çiziliyor, son denklemler fit ediliyor. Araya bir gün sıkıştırdım mülakata çalışmak için. Adamların web sitesinden birkaç makale indirip okumak, en azından konuların üzerinden hızlıca geçmek için. O gün, dündü. Mülakat da bugün! Dün gece bir türlü uyuyamayışımın sebebi mülakat heycanıydı, bu geceki... saat 13:00 oldu skype'da yeni kimse yok, 14:00 yok, 14:30 hala yok... karnıma giren ağrılar mı dersin, kameranın açısını ışığını ayarlama çabaları, düzgün gömlek bulma telaşı mı? Saat tam 14:42'yi telefonum çaldı! Evet, arıyorlardı! İlk soru, "neden astronomi ve neden biz?" oldu, sonrasına dair hatırladığım tek şey kapatırken "1-2 hafta içinde mülakat yapacağımız bir kişi daha var o nedenle sana ancak 10 gün içinde dönebiliriz ama bu arada hiç moralini bozma" diyişleri. ha bir de bilemediğim 2 soru! Hepsi bu! Sonrası, tüm kaslarımın gevşemesi, kendimi o koltuktan bu kanepeye, o sandalyeden bu yatağa atışlarım... Derken Dicıl geldi, çığlık çığlığa mülakatın iyi geçişini kutladık sarılarak ve minik bir blink! sesi Aytaç'tan. Mail gelmiş. Yine facebook uyarısıdır düşünceleri arasında bir iki minik tık ve... cevap!
"Sabahki mülakat için teşekkür ederiz, eğer kabul edersen seninle ... konusunda çalışmak istiyorum. Cevabını en kısa zamanda gönderirsen vize işlemleri için gerekli davet yazılarını sana hemen göndeririz. 1 Ekim itibariyle başlayabilirsin."
1 Ekim'e kadar yapılacak çok şey var! Öncelikle tez teslim edilecek jürilere 1 hafta içinde. Sonra tez savunması ve mezuniyet. Arada İstanbul, Adana ve İzmir'de kongreler, bir düğün ve nikah(evet bizimki sonunda!), bir süpriz etkinlik(size süpriz olacak), bir İrlanda toplantısı, iki Prag kongesi ve... ver elini Kuzey İrlanda!
Bundan sonra her zamankinden çok daha koşuşturmacalı, çok daha yoğun bir gündem... Zaten bu yüzden artık yatma vakti. Yarın erken kalkıp grafiklerin yorumlarını bitirmem gerek. Sonra alengirli çıktılarla süsleyip danışmanıma vermem gerek. Vücut yorgunluktan baygın ama beynim hala heycanlı!