Yazmak lazım...
Nereye koyacağın, ne yapacağın bilemediğin bu enerji, elini attığın hiçbirşeye konsantre olmana izin vermezken bile yazmak lazım.
Ancak yazmak paklar bu harıl harıl çalışan düşünce makinesini.
Sürekli birşeyler peşinde koşturan birisi olunca insan, bu durmak dinlenmek bilmez hallerini normal sanabiliyor. Ama biraz geriye çekilip takvimler üzerinden izleyince bu dalgalanmayı, işte o zaman görüyorum "normal" değil, manik olduğunu durumun.
Bu defa kesin karar verdim ve tanıyı koydum her ne kadar doktorlar kararsız olsa da. Doktora gidip de bak benim şu şu semptomlarım var, acaba ben şuşu muyum demek yanlış geliyor bana ama söz konusu psikoloji olunca bunu yapmak gerekiyormuş galiba.
Kısaca, "merhaba bipolar hayat"! En azından artık yaşadığım şeyin ne olduğunu, neden olduğunu biliyorum. Bu büyük bir rahatlama. Yoksa insan sürekli "ama herşey yolundayken ben neden böyle rezil bir hissiyattayım? Neden ama neden?" diyerek kendini daha da dellendirebiliyor veya akla uygunmuş gibi görünebilecek nedenler bulmaya çalışırken "ya bu kadar suya sabuna dokunmayan şeyler de sorun olamaz ki" diye kendine kızabiliyor ya da bu sebeplere inanıp pireyi deve yapıp hayatı anlamsız bir çıkmaza sokabiliyor.
Peki bunun tedavisi? Tedavi edilmesi gereken bir durum mu bu gerçekten?
24 Mart 2014 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)