17 Ocak 2009 Cumartesi

Herşey herkesle yapılmaz


Cep telefonum oldu olalı, hiçbir zaman birilerini çalırma muhabbetim olmadı. Beni geri arasın diye Zerrin'cimi çaldırdığım zamanlar hariç tabii, onu hala yapıyorum =) Ama kastettiğim şey birbirini çaldıran sevgililer, kankalar, arkadaşlar falan. Ben lisedeyken arkadaşlarımın vardı cep telefonları, ordan biliyorum ki o zamanlardan çok meşhurdu bu, sonra ben üniversiteye başladığımda da biraz yaygındı ama artık kalmamıştır sanıyordum. Türkiye'de ufaklıklarla geçirdiğim zamanlarda gördüm ki hala var bu durum, mantığını anlamam hiç mümkün değil, ama benim de hayatımda zaman zaman çaldırdığım birisi oldu, tek bir kişi, ve onun gerçekten bi anlamı var.

Sanırım sene 2004'dü tanıştığımızda onunla, gündüzleri telefonda konuşmaya ya vaktimiz yoktu ya paramız, akşamları nette dertleşirdik, çok nadiren de telefonda konuşurduk; çok sevindiğimiz bişiy olduğununda, çok canımız sıkıldığında, ya şimdi burda olsan da dertleşsek dediğimizde çaldırırdık birbirimizi. Araya yıllar girdi, hayat girdi, görüşemedik uzunca bir süre ama sonra yeniden devam etmeye başladık kaldığımız yerden...

Az önce çaldırdım onu; içim daralıyor, öyle ki sanki birileri yüreğime bastırıyormuş gibi oluyorum, ellerimle bozağıma bastıran o kösele ayakkabılı bacağı yakaladım ama kaldırmaya gücüm yetmiyormuş gibi boğuşuyorum sanki.. Sanki onu çaldırınca anladı..sanki "tamam geçicek bi sakin ol hele" dercesine geri çaldırdı... Her an herkese yapılan bişiy olsa çok mantıksız olurdu ama şimdi hissettim sanki onu yanımda...

İyi ki varsın minik sincap...100. entry'mde de sen olasın istedim...

15 Ocak 2009 Perşembe

Üç boş beyaz zarf ?

Onca zaman uğraşıp sonunda Tr'deyken Gökhan'la çözdüğümüz Sextractor sorunsalı şimdi vb kodları olarak devam ediyor. Vb kodlarını yazmakta sorun yok da, uzun zamandır (yaklaşık 4 yıl) bu işlerle ilgilenmeyince unutmuşum tabii, haftasonu oturup onu halledicem ama önce Dr.Erben'e bi sorayım hele dedim, tüm haftasonu bunla uğraştıktan sonra adam buna gerek yoktu derse çok sinirlenirim. Bugün gittim yanına, adam benden hala geçen dönem yaptığım analizleri istiyor. E yaptık onları dedim, yok yapmadın dedi, allahtan yanımdaydı önceki rapor da çıkardım gösterdim, "yapmadımsa bu ne ulan dümbük?" bakışı attım bi de adama, utandı tabii gerzek, ha evet yapmışız ama bu şimdi yaptıklarını neden yapıyosun ki, dedi. Şaka gibi yaa, adam benden tonlarca analiz istiyo sonra da unutuyo istediklerini, allah bilir onu unuttuğu için bana aptal muamelesi yapmaya çalışmıştı mailinde "iki satırlık analiz istedik hala bitiremedin" tavrı vardı çünkü. Neyse, şimdi istediği analizleri niye istediğini hatırlattım şapşal adama, sonunda hatırladı anladı da yarım saat öncesinde başladığım noktaya gelebildi. Geçen sefer verdiği formüldeki eksileri artı olarak anlattı bu defa. E hani eksiydi bunlar dedim, farketmez dedi, sonra bi kaç işlem yaptı benim bulduğum sayıları kontrol etmek için ama sayılar tutmadı tabii, adama artı ile eksinin farkettiğini anlatamadım da sonunda excel'i açıp gösterdim, "bak şimdi eksi işareti kullanarak yapıyoruz işlemleri...böyle çıkıyo; şimdi artı kullanıyoruz ve senin bulduğunla aynı buluyoruz, yani eksi ile artı böyle garip(!!) bir değişiklik yaratıyor, formül eksi ile mi olacak artı ile mi" diyince "e artı yap o zaman formülün yanlışmış senin" dedi bana. formülün yanlışmış dedi yaa! Hasbinallaaah! İyi tamam dedim benim formülüm yanlış, şimdi ben gidiyim de yapıyım şu işlemleri bitsin bi an önce, tam kapıdan çıkıcam yine sordu, tezini kimle yapacağın belli mi?. Bu beşinci soruşu, belki de altıncı artık bilemiyorum. Benimle çalışmak isteyip de çalışamayanların içine bi oturuyo ki bu durum hayrete şayan bi vaziyet yani. Umarım bu adam diğeri gibi başıma işler açmaz da ya benimsin ya toprağın edebiyatına girmeyiz. Hadi hayırlısı.

Neyse efenim, ordan çıktım alışverişe gittim, iki haftadır inatla kahvaltılık almıycam diye direniyodum ama aldım sonunda. Bu lanet ülke ne kadar pahallı yarabbim yaa! Her seferinde sinirden kuduruyorum! İşin kötüsü bu ay normaldekinden de feci sıkı olmam gerek, Şubat'ın 10'unda viz uzatma işlemleri için para göstermem gerekecek bankada, tabii kalırsa.

Alışverişi de yaptık, odamıza geldik, kapıyı açtım, koşar adım elimdekileri yatağa bıraktım, üstümü çıkarıp fırlattım sandalyenin üstüne, anahtarı kapıya takmak için geri dönünce gördüm ki yerde beyaz bi zarf. Eğilip aldınca anladım ki bi zarf değil üç zarf, en üsttekine girince basmışım bi güzel, ayakizim var üstünde, ama zarfların içleri boş. Çok da güzel davetiye zarfı kılıklı şeyler, anlamadım ne olduğunu. Bi zamanlar, bana platonik aşık olan çocuğun postakutuma bırakacağı isimsiz postaları beklerdim dört gözle, ha böyle bi çocuk yoktu o ayrı mesele :))) şimdi kafam karıştı, artık var ve içi boş beyaz zarflarla bana bişiyler mi anlatmaya çalışıyor yoksa? Yok canım! E ne bunlar peki? Anlayan varsa beri gelsin..

14 Ocak 2009 Çarşamba

"Finlandiyada bir hobbit" hikayesi yazamam ki..

Şimdi şöyle oldu: Süper verimli iki günün ardından 'bugün azcık alışverişe çıkıyım da kasımdan beridir hep ertelediğim şu masa takvimimi alıyım artık kendime' dedim ve tabii ki bulamadım, kalmamış. Nasıl sinirlendimse yine kendimi çok rezalet hissederken yakaladım; akşam oldu, AOM oynayalım dediler; he dedim; sonra vazgeçtik film izleyelim dedik ama filme konsantre olamadım ben her zamanki gibi; odama iniyim bari dedim; inerken de sinirlerim boşaldı azcık böyle şıpır şıpır damladı bi üç-beş damla; yazdığım kodu çalıştırıp yatarım diyodum ki baktım bi hobbit var msn'de; piştt demiş, uyanık mısın? demiş, nasılsın? demiş; anam bi sevindim bi sevindim, gerisini siz tahmin edin, saat 01:45'de başladık konuşmaya, aha saat yine olmuş 4 çubuk! Ona anlatıyodum 'bugün alışverişe çıktım aradığım şeyi bulamadım çok üzüldüm, kendimi mutlu ediyim diye 3 ay öncesinden kendime doğumgünü hediyesi aldım ama tam benim için üretmiş adamlar almazsam olmazdı' derkeeeen baktım ki tarif edemiyorum bi türlü, hemen fotoğrafını çektim, işte buyrun bakın; biriniz diyosa ki "yooooook witchie, bu hiç senlik değil" yarın gidip iade ediyorum =P yok yok imkanı yok iade falan edemem, aksine ilk fırsatta hediye paketi yapıcam kendim için, üst raflardan birine kaldırıcam, doğumgünümde hatırlayıp açıp çok sevinicem.


A bi de mart sonunda bizim burdaki TLH tayfası Finlandiya'ya ordaki arkadaşımızı ziyarete gidiyo. Hem de gidiş geliş 40 euro! Kalacak yerimiz zaten var, süper ucuz, süper güzel olacak yani ama ben büyük ihtimalle gitmiyorum. İhtimaller şöyle ki:
- Tüm sınavları geçtimse zaten Türkiye'de olucam bi güzel 1 ay tatil yapıcam, ne işim var Finlandiya'da?
- Sınavları geçtim ama Maria dediyse "gel bakiim çalış köleee" diye, tezime başlamış olucam, ne işim var Finlandiya'da?
- Sınavları geçemezsem bütünlemeler olacak o zamanda, ne işim var Finlandiya'da?

E ne işim var Finlandiya'da? =)))

13 Ocak 2009 Salı

Tell a tale for your life...


- Çok fena feci bir çalışma temposuna girdim ki öyle böyle değil. En son mezun olma derdiyle bi dönemde 13 dersle kavga ettiğim zamanlar böyle bişiyler, koşturmalar, acayip strese girip de kendini sakin tutmalar falan.. of tanrım... bakalım sonu nasıl olacak :( en kötü ihtimalle onurCUK ve stZiza'nın başına bela olmak üzere paşa paşa dönerim Erciyes'ime, o da güzel...

- Sayfa böyle bangır bangır açılsın istemezdim ama nasıl oldu bilmiyorum, vakit ayırır da kodlara bakabilirsem değiştiricem veya sevap kazanmak isteyen bi allahın kulu çıkar da söylerde pıt diye de değiştiririm hemen, öyle de uysalım yani :P

- Canımcım stZiza'cım mimlemiş beni, ne yazıcağımı düşündüm bile bugün otobüste gelirken, kararsız kaldığım iki farklı şey vardı, seçimimi de yaptım ama önce Pilli Cadı'mın yazmaya kıyamadığım en sevdiğim 5 kitap mimi var ki ben onu 10 kitap olarak değiştiricem sanırım =)

- Dünden beri iTunes'da yaptığım tek şarkılık playlistimdeki(!) sevgili şarkıyı dinlemektesiniz, keza benim gece boyu, akşam 10'dan bu saate kadar (sabahın 5'i olmuş, yuhunuz!), aralıksız dinleyebilitemin mevcut olduğu bir şarkıdır kendileri, yaklaşık 2 yıldır harddiskimde durmasına rağmen dün tesadüfen karşılaştım kendisiyle, çok sevdim, pek sevdim, siz de dinleyin siz de sevin:

Almora - Shehrazad - Almora

bi de siz minicik minicik koyuyosunuz bu imeem şeysilerini, şeker gibi yiyesim geliyo, ama benimki kurbanlık dana gibi oldu, bi allahın kulu onu da öğretsin bi zahmet ya, hadi bak sevaba girceksiniz =P



Edit: açılıştaki o patlamayı değiştirdim galiba ama moru gitti şimdi de. Neyse sağlık olsun artık uğraşamıycam ama küçülse fena olmaz hani (:

11 Ocak 2009 Pazar

:::

Geriden gidiyorum biraz belki ama hep direnmeye çalışıyorum bu konulara gelmemeye, bir de ilk anki aşırı tepkilerimden ziyade iyice anlayıp öyle yazmak istiyorum, en azından anlamaya çalışıyorum... Kanal Şeş'ten bahsediyorum. Eskidi bile bu konu belki de. Ece'nin dediği gibi, hafızası olmayan bir toplum olduğumuzdan sanırım, eskimiştir, unutulmuştur; normal karşılamak gerek, bu topluma bir hafıza kazandırmak gerek.

Özel kanalların Kürtçe yayınına izin verildikten sonra bir de devletin kendisinin böyle bir işe girişmesini aklım almıyor. Hele ki sebeplerden biri olarak, doğudaki illerimizde Türkçe bilmeyen vatandaşlarımız var, denmesi!?! Türkçe bilmeyen vatandaşlarına Türkçe öğretmeye kadir olmadığın için devlet olarak onların dilinde mi konuşmaya karar verdin? Aman ne güzel, afferim sana! Bunun Kürtlerle, Kürtçülükle, Kürtleri sevmekle alakalı olmadığını belirtmek gerekir mi hala? 10 tane okul yaptırsan o doğu illerinin her birine, bir kanal açmaktan daha mı pahallıya patlıyor? Her yıl işsizliğe mezun olan tonlarca üniversite öğrencisine en azından kendi dilini öğretme izini verip salıversen o topraklara? Tan Sağtürk gidip bale öğretebiliyor ordakilere ama biz gidip Türkçe öğretemiyoruz öyle mi?