5 Aralık 2008 Cuma

TLH

Çocukken okuldan eve gelip kendi anahtarıyla kapıyı açıp mutfak tezgahına yetişmeyen boyuyla kendine yemek ısıtmaya çalışanlardan olmadım hiç, çok şükür ki dünya huysuzu bir anneannem var. Ama yine de hala okuldan eve geldiğimde istiyorum ki odamda beni bekleyen bişiyler bulayım. Son depresif hareketlerimden birini yenme çalışması olarak aldığım balığı masanın üstünden sehpaya indirdiğimden beri bir arkadaştan çok yemeği unutulmaması gereken bir sorumluluk gibi gördüğümü farkettim ve otobüste giderken aklıma geldi odamın ışıklarını açık, pencereyi aralık, playlistte en sevdiğim müzikler ve ekranda inbox'ım olacak şekilde bırakıp çıktığımı. İstiyorum ki odama geldiğimde sanki birisi az önce çıkmış gibi olsun, sanki birisi odayı canlandırmış, benim geldiğimi anlayıp koşarak mutfağa geçmiş bana süpriz hazırlıyor gibi olsun. İstiyorum ki neşeli beklesin odam beni, içeri girdiğimde yalnızlığın soğukluğu ve depresifliği olmasın. O yüzden müziklerle, temiz havayla ve aydınlıkla karşılıyor odam beni. Ama hausmeister denilen adam benim tüm gün ışıkları ve pc'yi açık bıraktığımı farkederse pek hoş olmayacak sanırım. Keza dün akşam öğrendim ki TLH(yurt) satılması düşünülen yurtlar listesinde yerini almış sürekli zarar ettiği için =( Satışa çıkarılmamış henüz ama fazla sürmeden o da olur diyorlar. Ve hatta Erik yurdu satın almayı düşünmüş, aylık masraflarını, m2sini falan hesaplamış, çok güldüm. Ama sonra hüzünlendim. Hadi diyelim ki benim Bonn'daki hayatım en fazla 2009 Nisan'ına kadar, o zamana kadar bizi burdan kışkışlamayacaklarını umuyorum ama seneler sonra yeniden bu şehre gelip kaldığım odayı görmek istesem yerinde yeller esecek, ve ben bunu biliyorum =( Bu salak ülkenin salak kurallarını ve salak insanlarını hiç ama hiç sevmesem de odamı çok seviyorum! Asteroid Z106'nın küçük prensesi ilan etmişken kendimi, bi dolu ilk'imi yaşamışken burda, hayatımın en manyak günlerini bu binanın yıkılmasıyla gömmek istemiyorum yerin bin kat dibine. Evet biliyorum binayı yıkacaklar çünkü çok eski =(

Asteroid Z106'nın da fotoğrafını koyacaktım ama zaten burda bir kısmı görünüyor...


Song of the day: The Cure - Friday I'm in love
Color of the day: olive black
Adj.of the day: Caring
Smiley of the day:

4 Aralık 2008 Perşembe

Bir durak yürüdüm, çok üşüdüm

Uzun zamandan beri ilk defa hayallere dalıp ineceğim durağı kaçırdım. Genellikle dolmuşta ineceğim yeri geçtikten sonra farketmişliğim veya "müsait bir yerde inebilir miyim" yerine "Ahmet'lerde inebilir miyim" demişliğim vardı ama en son ne zaman otobüs durağını kaçırdım hatırlamıyorum. Hayalleri merak ediyorsunuz tabii =) Kimsenin tahmin ettiği bişiy çıkacağını zannetmiyorum, keza, bir şekilde uzaktan eğitim veren bir üniversitede okuma fırsatı bulsam acaba bilgisayar bilimlerini mi seçerdim yoksa psikoloji mi, yeniden lisans mı okurdum yoksa master mı yapardım, açıköğretimlilere af çıkmış acaba yeniden başvursam sınavlara girebilir miyim ve girsem şu uyuz muhasebe dersini bu defa geçebilir miyim diye düşünüyordum. İlk yüksek lisansı kazaya kurban gitmiş ve yeniden başlayıp bu defa aynı anda iki master birden yapan birisinin daha farklı hayalleri olması lazım sanırım =)

A bi de uzun bir aradan sonra dün gece yeniden şarkı söyledim, kayıt yaptım, çok mutlu oldum. Ama kesinlikle daha sık yapmalıyım çünkü kötüye gidiyor.

Bi de bi de...içimdeki tüm şeytanlara rağmen bugünkü tüm derslere girdiğim için kocaman bi aferim bana!

Song of the day: Vonda Shepard - Tell Him
(Sözlerine de bi bakın derim)
Color of the day: White
Adj.of the day: Cold
Smiley of the day:

3 Aralık 2008 Çarşamba

pembe saçlı kız .


Pembe saçlı bir kız çocuğunun upuzun saçları arasında yaşayan ve hayattaki tek işi ne zaman bir gökkuşağı çıksa pembe saçlı kızın saçlarını çekmek olan bir cüce olsaydım...ben yine de kırmızı olmak isterdim ama saçlarının arasında saklanmam kolay olsun diye en fazla eflatun olmama izin verirlerdi herhalde. Uyurken çıkarıp başucuna koyduğu tokasının üstüne uyurdum ben de geceleri. Uykum kaçtığında rüya perileriyle arkadaşlık ederdim. Hatta rüya perilerinin geldiğini görmeden uyumazdım belki de pembe saçlı kızı yalnız bırakmamak için. Ama pembe saçlı kız hiç bilmezdi saçları arasında eflatun bir cücenin hep onu kolladığını ve ancak uyku perileri geldiği zaman kendisini perilere emanet edip uyuduğunu. Pembe saçlı kız ağladığında cüce panik içinde, pembe saç telleri arasında, bir o yana bir bu yana telaşta koşuşturur, her an bir gökkuşağı haberi alıp pembe saçlı kıza yetiştirmek için can atardı herhalde...

Song of the day: Doris Day -
Perhaps, perhaps, perhaps
Color of the day: Pink
Adj. of the day: Dreamy
Smiley of the day:

2 Aralık 2008 Salı

The Witch of Portobello / i


Even it was a bit boring at the beginning, i like Athena more as much as i read. May be i like it just because i find some similarities.
  • "She was always flirting with danger. Thay say that extroverts are unhappier than introverts and have to compensate for this by constantly proving to themselves how happy and contented and at ease with life they are." (P/9)
It sounds a bit weird and cruel to match this with myself... Each time i take the book, these sentences are catching a glimpse ... then i go back to the page i was. I'm thinking for two weeks, do i really try to convince myself that i'm happy all the time? Is this the reason why i'm falling so often recently, as i'm not as good at convincing myself as i was before? Doesn't matter how much i think, i can't find the answer. i can't go along with any the answer i find and i keep reading.
  • "We women, when we're searching for a meaning to our lives or for the path of knowledge, always identify with the one of four classic archetypes. The Virgin:... The Martry:... The Saint:... Finally, the Witch justifies her existence by going in search of complete and limitless pleasure."(P/12)
When i think of this, i realized once again that really don't do anything if i don't want to. If i don't enjoy the job i do or the breath i take, i simply don't. I have enough luxry in my life not to do anything i don't want to. I hope there won't be any occasion in the future that makes me do something i really don't want to do. Till now, whatever the cost was, i never did something i didn't want to. I'm not sure if it is good to be so hard to life, i'm not sure if it is something to be proud of, but i am proud of this. Because this is something makes you realize how sure you are and makes me feel so free! As a witch, i really feel the sense of everything i do!
  • "... she quoted these lines by Robert Frost:
Two roads diverged in a wood, and I-
I took the one less traveled by,
And that has made all the difference" (P/28)

Isn't this what i always do? Taking the less used way to find out what happens. Making my own way, following my own rules...
  • Athena thinks her mission is to be a mother and says "If i don't feel life growing inside me, I'll never be able to accept life outside me."
For me, this is just contrary. I don't think i can ever accept a life growing in me, as long as i accept this life outside me. I can't do such a thing to such an innocent soul as long as the world stays so...
  • "Bacause all my life I've learned to suffer in silence." (P/41)
I think this is the golden rule to deceive yourself that you're happy all the time. The minute you suffer obviously is the minute you accept your failure. Even i accept many failures and sometimes suffer very loudly i know at which points i really suffer in silence, and this will always be so...
  • "I've noticed that loneliness gets stronger when we try to face it down but gets weaker when we simply ingore it." (P/54)
This is what i also experienced. If you keep telling yourself that you are not alone or do something to show yourself that you are not alone, or expect any action from anyone to prove that you are not alone, it never works. All you should do is to act as there isn't such a thing called as loneliness. Even i generally like loneliness, there are always some painful times i think i'm lonely. But who cares! Both i like my loneliness and there isn't any loneliness =))

  • " 'Why is patience so important?' 'Because it makes us pay attention.'" (P/77).
She also doesn't like to be patient, just like me. As i always say... If patience is the ability to watch the water running out of the sink by moving in circles, i'm absolutely not patient at all!

  • Her calligraphy teacher says: "The paper ceases to be a flat, colorless surface and takes on the depth of the things placed on it." (P/79)
May be we should also be like the paper. Ready to be written by life, deep enough to take the meaning what's being written on us and wise enough to know that to be a white paper is not something that can be used just to scratch but worthy to state in evidence of life... We shouldn't get angry to the life because of the bad things we live but we should be wise enough to understand the meanings of those experiences.

She is also kinda hiperactive like me. I was always thinking why i am so... And i think i found the reason thanks to Coelho. She is having trouble whenever she has a space, even at the spaces when she writes calligraphy. Having a space is making me mad, i feel as my mind will explode with those thought i don't want to hear and i feel lost within that spaces. That's why i always have to do something. That's why i have to go to bed just when i'm so tired to sleep..that's why i like to fall a sleep on the couch while doing something and then go to my bed with full of sleep, just not to fall into those spaces...
  • "When I'm doing something, I feel complete, but no one can keep active twenty-four hours a day. As soon as I stop, I feel there's something lacking. You've often said to me that I'm a naturally restless person, but I didn't choose to be that way. I'd like to sit here quietly, watching television, but I can't. My brain won't stop. Sometimes I think I'm going mad." (P/88)
Today when i read these lines on the bus, I was kinda amazed. There are also some people on the world having same thing what i have and somehow there is someone described so good how i feel! To see any descriptive attempt for this feeling is unbelievable for me. From now on, whoever tells me that I'm a restless person, i can tell them or make them read these lines... I don't know if they will understand exactly how i feel but at least here is the description!

The book is 268pages, i'm at page 89 and i'll keep writing my impression sas much as read as i promised. I wanted to write till here so it won't be an extremely long entry when I finish the book. I don't know if this was what you asked but this is all i can...

* Bu sıkıcı entry için üzgünüm ama verilmiş bir sözün üzerine yazmam gerekiyordu, belki ilgisini çeken olursa diye buradan yazdım. Muhtemel zilyon tane hata için de kusura kalmayınız, vakit 3'e çeyrek var, bugün çook yorucu bir gündü...

30 Kasım 2008 Pazar

Hayat bir sirk(!) değildir(?)


"Hayat bir sirk değildir" demiş Harper Lee, sanırım Bülbülü Öldürmek adlı eserinde. Kitabı okumadım ama K Dergi'de ilgili bir yazı okudum, ordan biliyorum. Ne var ki hayat tam da bir sirktir bence. Bir daldan bir dala atlayan akrobatlar, santimetrelere bağlı hayatlar, anlık farkların yaşamlara mal olacağını akla getirmeden, koca bir toz bulutu oluşturarak havada tutuşan eller... En yükseklerdeki ipler üstünde yürüyen sessiz adımlar... Demir kafesin içinde dörtdönen motorlar ve ortada durup ellerini iki yana açmış bir kadın.. Hayat tam da böyle bir sirktir işte... ve arada Popov gibi yıllanmış palyaçoların çıktığı, ve insanların sirkte olduklarının farkında olmayacakları kadar insanı içine çeken bir sirk... Dışarıdan bakınca eğlenceli gelen, heycan verici, merak uyandırıcı..sahnedeyken ise riskli ama alkışları duymak pahasına cesur, para kazanabilmek uğruna gözükara... Asıl mesele bu sirkin içinde büyüyüp de ağlamayı ve gülmeyi, neyi ne zaman yapacağını doğru bilmekte. "Büyümek, acıya sızlanmadan katlanmayı öğrenmek ve katlanırken mücadele etmektir" demiş... Hala kar taneleri görünce çığlık atacak kadar sevinmeyi, elma şekeri yemeyi, avaz avaz şarkı söylemeyi, çimenlerde takla atmayı, kara çıplak ayak basmayı ve hatta dolabın içinde nefesimi tutarak annemden saklanıp odaya girdiğinde onu korkutmayı seviyorum. Ama büyümüyorum demek değil bu. Keza her gün biraz daha iyi öğreniyorum sızlanmadan katlanırken mücadele etmekten vazgeçmemeyi...

Gölgelerin gücü adına!!! Güç bende artık!


Yeni kararımı açıklıyorum: 14 Şubat 2009'a kadar tüm depresyonlarımı ve canımı sıkan tüm insanları askıya aldım.

Neden mi? Çünkü yapacak çok işim var! Uğraşamam hiçkimse ve hiçbirşey için üzülmekle. A bu demek değil ki witchie duygusuz olacak. Pek tabii özlem duyacağım, seveceğim, mutlu olacağım, üzüntüyü paylaşacağım, acıkacağım her hangi birşeye ve doyacağım herhangi birşeyi yapmaya ama üzülmek ve sıkılmak yok. Çünkü gerek yok. Çünkü değmiyor. Çünkü ne hiçbirkimsenin ne de hiçbirşeyin beni daha fazla acıtmasını ve üzmesini istemiyorum.

Hani ben o hakkı vermedikçe kimse beni üzemez ya, işte vermiyorum o hakkı kimseye. Tüm üzme, acıtma, incitme hakları askıya alınmıştır, kamuoyuna açık duyurudur!

Paylaşmak için, sevinmek için, mutlu olmak için önümüzde 75 gün var! Sizler de(evet sen de pilli cadı, ve sen de Zerrin'cim) ister devam edin üzülmeye değmeyecek şeyler için kendinizi üzülmeye, ister ben de varım diyip beri gelin! Hodri meydan!