Sevgili Ziza'cım gıcıklık edip mimlemiş, aslında yazmama hakkımı kullanacaktım ama neyse...
Konumuzun açıklaması uzun aslında ama özetle "sevdiceğin nasıl birisi olsun istiyosun anlat bakalım" mimi bu. Şimdi buraya yazılacak herşey, hayatımdaki yeri arkadaşlıktan biraz daha öte olan çoğu kişi için geçerli, ama gayet aşikar kimilieri var ki sevdiceğimin olmazsa olmazı... Şöyle ki...
- Renkli gözlü olmasın; bakamıyorum gözlerine.
- Ukala olsun ama küstah olmasın.
- İşini sevsin.
- Sözünün eri olsun, lafının arkasında dursun, bişiy yaparım dediyse yapsın, yapmayacağı şeyleri de nasıl olsa hatırlamaz diye düşünüp kabul etmesin, "aa öyle demiştim sahi... ama unuttum yaa pardon"ları olmasın; cinlerim tepeme çıkıyor, benim de onu unutasım geliyor öyle zamanlarda.
- Yalan söylemesin, olur da söylediyse hani insanlık hali bi anlık bi salaklıkla vs., ilk fırsatta, üstünden yüzbin yıl geçmeden itiraf etsin, keza affedilmesi kuvvetle muhtemeldir, yeter ki dürüst olsun, yalan söyleyip de gözümün içine bakabildiği her an için nefret edebilirim ondan.
- O anda konuşmamı istemiyorsa açık açık söylesin, insanların dinliyomuş gibi yaptığını fark etmek hiç zor değil fakat buna sinirlenmek çok kolay.
- Dürüstlük kavramına sığınıp küstahlık yapmasın, en başta sineye çeksem de hiç olmadık zamanlarda ve hiç olmadık yerlerde yerin dibine sokup orada bırakabilirim insanı.
- İki de bir de özür dilemesin ama özür dilemesini de bilsin, özür diliyosa bi anlamı olsun.
- Zırt pırt sevgi sözcükleri sarf edip kelimelerin içlerini boşaltmasın ama mümkünse duymak isteyeceğim zamanlarda onun da içinden gelsin ve aslında;
- onun içinden gelenler benim beklediklerim olsun... Benim beklentilerimi karşılamak için bişiyler yapmasın, içinden gelenleri yapsın ve bunlar benim beklentilerim olsun.
- Bi yere gitmek istemiyorsa sırf ben istiyorum diye gitmesin, sırf ben istiyorum diye hiçbişiy yapmasın zaten içinden gelmiyosa ("içinden gelmek" takıntılı bi hatun olduğum çok belli oluyor sanırım).
- Uyuşuk olmasın.
- Kararsız olmasın ama dediğim dedik de olmasın. Hızlı düşünsün, iyi düşünsün, çabuk karar versin, sonucu kötü de olsa arkasında dursun.
- Kendi hatalarının suçunu başkasına atmasın.
- Hatayı önce kendinde arasın.
- Yalvarırım empati yoksunu olmasın.
- Sigara içmesin.
- Sezen sevsin, en azından "dinlemeye tahammül edemiyorum" demesin.
- Bilmediği konularda atıp tutmasın, karşısındakini salak yerine koymasın.
- Chavez kimdir bilsin, bilmiyorsa da bilmedikleriyle övünecek kadar aptal olmasın, öğrensin.
- Hayata karşı bir duruşu olsun.
- Nazım'ın mısralarını ezbere okuyamasa da en azından duyunca tanısın.
- Ne kadar sinirli vs. olursa olsun, karşısındakini anlamak amacıyla dinlemeyi bilsin.
- Kıpır kıpır olsun, yerinde duramasın, beni de peşinden sürüklesin, koşsun hoplasın zıplasın, o kadar enerjik olsun ki hızına yetişemiyim yorgun düşeyim.
- Kafası çalışsın ama sadece dersine parasına puluna değil, pratik zekası olsun, pratik olsun her şeyde.
- Rakı içsin, sağlam içsin, hele ki sakın içip de kusanlardan olmasın. (Allah'ım büyük konuşturuyosun beni yine, tamam kussa da paşa paşa temizleriz yani yapcak başka bişiy olmaz o durumda ama kusmasın yaa nolur)
- Sırf eleştirmiş olmak için konuşmasın, yapıcı eleştirilerde bulunsun, kayda değer laflar etsin, 'onun ağzından çıkmışsa dikkate değer bi laftır mutlaka' dedirtsin bana.
- Güvensin.
- Güvensin.
- Güvensin.
- Beni kızdırınca nasıl idare edeceğini bilsin, ne zaman yalnız bırakmak gerektiğini ne zaman yakama yapışıp durumu toparlamak gerektiğini anlasın.
- İmalı laflar etmeyeceğimi bilsin, her sözcüğün altında buzağı aramasın.
- İşime saygılı olsun.
- Zevklerime saygılı olsun.
- Öğrenmeye açık olsun.
- Aklını okumamı beklemesin, aklındakileri de kalbindekileri de kendiliğinden anlatsın.
- "Ben"i olmasın, "Sen"i olmayayım, "Biz"in ne demek olduğunu bilsin.
- Kibarlıkla kokoşluğu ayırd etsin, kendini rezil etmesin millete.
- Çantamı taşımasın, ben taşırım çantamı, ne o öyle erkek adamda hatun çantası!?! gıcık oluyorum!!!
- Dans etmeyi bilsin, hatta bana da öğretsin.
- Mümkünse ingilizce bilsin ama bilmiyorsa da taze gelinler gibi mızıldanmasın "öğrenemiyoruuuğğğmmm" diye.
- Yeniliklere açık olsun.
- Masal anlatmayı bilsin.
- Zevk sahibi olsun.
- Yakışmış mı diye sorduğumda doğru cevabı versin duymak istediğimi değil.
- Kırk yılda bir alışveriş yaparken yanıma götüreceğim tutmuşsa fikrini sorduğumda net cevaplar versin, mağzadan çıktıktan sonra "aldın ama aslında benim içime sinmedi" demesin, yediririm onları ona.
- Suyuma gitmeyi bilsin de isterse camları da silerim ben, valla bak yaparım o kadar büyük bi salak aşık potansiyeli var bende.
- Lüzumsuz yere küfretmesin, her espride "ortamda kız var şimdi bu denmez" mantığı gütmesin, ama gerzeğin biri benim yanımda danalık ederse de susup kalmasın, keza ben sinirlenince yeterince susuyorum.
- Kendisine yavşayan hatunlara nasıl davranacağını bilsin, işi bana bırakmasın.
- Bana yavşayan biri olursa benim gerekli tavrı takınacağımı, gerekirse durumu ona havale edeceğimi bilsin, içi rahat olsun, gözümün içine güvenle baksın.
- Lüzumsuz yere garsonla vs. tartışmasın, kiminle muhattap olup kiminle olmayacağını bilsin.
- "Buluşalım mı" vs. diyip sonra da "nereye gidelim?" diye bana sormasın, o bilsin nereye gideceğimizi.
- Ben bilmiyorsam o bilsin, "ben bilmem beyim bilir"; ama herşeyi de o bilmesin, ben biliyorsam susmasını bilsin.
- Hangi çiçeği sevdiğimi bilsin, çiçek almayı özel günler klişesine sokmasın, aklına estiğinde alsın, özel günlerde isterse sadece bi günaydın öpücüğü versin, gözleri parıldasın yeter.
- Doğumgünümü unutmasın!!!
- Süpriz yapmayı bilsin, yüzüne gözüne bulaştırmasın, anlamamış gibi yapmam gerekmesin, keza "beceremedin olm anladım işte" diyemiyorum insanların yüzüne karşı.
- Özel hayatın özel olduğunu bilsin.
- Arkadaşlarımızla birlikte bişiyler yapmayı sevsin, 7/24 e başbaşa olmak da bi yere kadar!
- İlişkilerde cicim ayı olduğuna, heycanın özenin vs. zamanla azalacağına inananlardan olmasın, bende bişeyler eksilirse benim de eksileceğimi bilsin.
- Eski sevgililerimle görüşmeme gıcık olmasın, kıskanıyosa adam gibi kıskansın, dozunda bıraksın çünkü;
- rahatsız olduğu bişiy varsa açık açık söylesin, afra tafra yapmasın; zaten onu rahatsız eden hiçbirşey beni mutlu etmez, istemiyosa yapmam, yeter ki söylemesini bilsin adam gibi; yoksa naz niyaz çekecek olsam fıstık gibi hatunlar var onlardan birini tavlardım ya da kurallarla yaşamak istesem gider dedemin dibinde otururdum.
- Yolda gördüğü kızlara bakmıyormuş gibi yapıp beni deli etmesin, bakıyosa adam gibi baksın açık açık, hatta bana da göstersin, benim de gözüm gönlüm açılsın ama işin b.kunu çıkarmasın ki ben de onun gözünü çıkarmıyım sonra.
- İnsanları kıyaslamamak gerektiğini bilsin, eski sevgililerimi sırayla sayıp, o mu ben mi daha yakışıklıyım/romantiğim/eğlenceliyim vs. gibi sorularla beynimi ütülemesin.
- Benim anlamsız şeylerimi sevsin, mesela çirkin el yazım ona çok güzel görünsün :P
- Benim için herşeyden önce, herkesten üstün olduğu bilsin, ama burnu kalkmasın; benim tanrım olduğunu bilsin ama onu tanrı yapanın ben oluduğumun farkına varsın.
- Sevgisini, ilgisini esirgemesin; "çok aradım biraz da o arasın", "aman fazla üstüne düşmiyim", "aman şımarmasın" demesin, ince hesaplar peşine düşmesin.
- İnsanlara karşı salaklık mertebesine varan iyi niyetime açık açık "sen salaksın" demesin, biliyorum salak olduğumu.
- Şımartsın ama "ya milletin içinde de böyle bişiy yapar da beni rezil ederse" kaygısı düşmesin aklına.
- Şımarsın şımarabildiği kadar ama samimiyetle laubalilik arasındaki çizgiyi bilsin.
- Herkesten sakındığı zayıflıklarını bana göstermekten utanmasın ama utanmayı bilsin. Yüzü kızarmayan adamdan korkarım ben.
- Üzüntüsünü anlatsın.
- Arkadaşlarından farklı bir yerim olduğunu hissettirsin.
- Mızmızlanmak için bi yerlerim ağrıyor, yoruldum vs. demeyeceğimi bilsin, yoruldum diyorsam bunu ciddiye alsın, yoksa düşüp bayıldığım zaman acile kadar koşmak zorunda kalacağını da bilsin.
- Bana gurur yapmasın ama gururlu olsun.
- Zekası olduğu kadar inançları da olsun.
- İçinde bizim olduğumuz hayaller kursun, bana da hayal kurmayı sevdirsin.
- Yanımdayken tüm kalkanlarını indirsin, onu kıracak birşey yapmayacağımı bilsin.
- Yanındayken tüm kalkanlarımı indirebileyim, beni kıracak birşey yapmayacağını bileyim.
- Aynı şeylere gülelim.
- Anlamsız ve ufak da olsa sıkıntılarımı ciddiye alsın, benimle paylaşsın, illa ki çözüm üretmeye kalkışmasın, beni anlamaya çalışsın yeter.
- "Bana neden seni seviyorum demiyosun?" demesin, "bana seni seviyorum demeni istiyorum" da demesin, içimden gelince derim zaten.
- Seni seviyorum'a cevap vermek zorunda hissetmesin, içinden ne geliyosa onu söylesin, veya sussun, ama zoraki yapmasın hiçbirşeyi.
- Jest yapmayı bilsin. --->
:D
- Memnun olduğunu göstersin.
- Eğlencelerine beni de dahil etsin.
- Beni hafife almasın, kafasını kırarım.
- Kitap okusun.
- Damarıma basmasın.
- İnadına kızdırmasın.
- Şakanın dozunu bilsin.
- Ona ihtiyacım varsa yanımda bitivermesi an meselesi olsun.
- Hayatımda o varsa başka kimseye ihtiyacım olmasın.
- Arkadaşlarını silip atmasın ama mümkünse ortak arkadaşımız haline getirsin.
- Aklındakileri susmasın ama susulacağı zamanı da bilsin, susmak istediğim zaman yakama yapışmasın ama sessizliği paylaşmasını bilsin.
- İnsanlara ama özellikle de ailesine ve büyüklerine saygılı olsun.
- Yolda gördüğü her çocuğa "ay ne sevimli şeeey" diye saldırmasın.
- Kedileri sevsin.
- 2'den fazla marka takıntısı olmasın, hiç çekemem.
- Zengin olmasın. Gerçekten bak, zengin olmasın; küçük şeylerden keyif almayı bilsin, eve aldığımız 3 portakala sevindim diye benle dalga geçmesin, o da sevinsin (ister portakala sevinsin ister benim sevinmiş olmama, farketmez.)
- Aileme ama özellikle de anneme laf etmesin, alnını karışlarım! Ben laf edersem de adabıyla sussun otursun.
- Özlemek nedir bilsin.
- Sevgisini hissettirsin.
- Sevgisini hissettirsin..
- Sevgisini hissettirsin...
- Sevgisini hissettirsin....
- Sevgisini hissettirsin.....
Of amma madde varmış yahu :) bi bu kadar daha çıkartırdım ama neyse hadi şimdilik bu kadarı yetsin artık. Aslında biraz daha bekletip daha da yazacaktım ama okuyucularım sabırsızlandığı için bi an önce yayınlamak zorunda kaldım yazıyı :))))) Tamam mı şimdi mutlu oldun mu Ziza'cım? Ev arkadaşına bakınca sen bunların kaç tanesini görüyosun bilmiyorum ama ben bana yetecek de artacak kadarını görüyorum mutlu mutlu, sen de bunu görüyorsun sanırım :)
Allah'ım nazarlar değecek kesin kem gözlere gelicez bu defa! tü tü tüüü maşallah!
Neyse, siz nazar dualarınızı okurken ben de bu mimi sevgülü 91'e ve henüz yazmamışsa eğer perişte'ye gönderiyorum! Hadi bakalım mösyö 91, madam Perişte, bekliyoruz....
15 Nisan 2009 Çarşamba
14 Nisan 2009 Salı
Keep
Hani bilirsin ya bazen, yaptıklarının bi anlamı yoktur ama yapmamak daha da anlamsızdır... Sen ne yaparsan yap, bir zaman gelir ve senden tamamen ilintisiz bir şekilde gelişir herşey. Sen bunun olacağını bile bile, ama sanki böyle olmayacakmış gibi...devam edersin...sanki olacakları değiştirebilecekmişsin gibi...sanki......gibi...
Witch of Portobello'dan alıntılamıştık ya hani;
"Keep bicycle moving, because if you stop pedaling, you will fall off." (P/198)
Öyle işte...
Labels:
gibi,
keep doing,
sanki
Huzur .
Sancılar oluyor tabii zaman zaman, olacaktır da zaten, tomurcuk da çiçek açarken hiç sızısız değildir, kelebek de kozadan bi anda çıkmaz zaten...
ama sancılarına rağmen, huzurun yanı başında yaşamak...sancılarına rağmen, burnunu huzura sokabilmek...huzuru koklayabilmek, huzura dokunabilmek...elbette ödenecek bedelleri vardır; belki ödemişimdir çoktan, belki ödenecektir acıta acıta çığlık çığlığa...ama huzur bu, başka şeye benzemez...yağmurun kokusu gibi veya hanımeli kokusu veya papatya tarlası veya gözünün içine düşse de kafanı göğe kaldırıp eşsiz bir büyüyle karın yağmasını izlemek gibi...huzur...
ama... ama'sı var işte...kar hep yağmaz, hanımeli hep öyle güzel kokmaz, kelebekler ilelebet yaşamaz...huzur ama...şimdiki biraz...önünü göremediğin, ilerisini düşünmekten kaçındığın, düşündükçe korkup gözlerini kapattığın...yine de huzur işte...ne yazık ki sonrasını düşünmeden tadını çıkarmak gerek...keşke ilerisini de düşünüp sonsuzluğuna kadar tadını çıkarabilsek, tabii ki aksilikler çıkabilir ama şimdilik ilerisi de tamamdır bu görünüşe göre, diyebilsek...olsun...yine de huzur işte...
Labels:
huzur
13 Nisan 2009 Pazartesi
Ata binmek istiyorum. Nereye gittiğini kendisi de bilmeyen, sürekli hızlanan, tek derdi ışık hızına yetişebilmek olan bir ata binmek istiyorum. Adımlarını attıkça, üstümde hissetmek istiyorum ivmeyi ve yerdeki taşlı çakıllı toprağı. Ata binip Güneş'in doğunuşu kovalamak istiyorum. Güneş doğamasın bi türlü, bi türlü yetişemesin bana; bu gece sabaha varmadan, ben huzura erişmeden doğmasın Güneş istiyorum.
Ha bi de merak ediyorum, kilimi dokurken, daha ilk sıralarda yaptığın bir hatayı görmezden gelip de kalanını çok daha düzgün ve itinalı bir şekilde örmeye devam edersen, sonunda o hatalı satır/lar hoş bir anı olarak mı kalır yoksa kilimin değerini düşürür mü, yoksa o hatalı satırları farkeder etmez çözmek bozmak mı gerekir kilimi?
12 Nisan 2009 Pazar
tuzlu sular donunca
Bazen,
bilirsin ki başka bir zamanda olsaydı,
başka şartlar altında,
gözlerinin altından
veya belki de kenarlarından gelen
o minicik damarlarda biriken tuzlu su damlaları
kirpiklerin arasından yol bulup
yanakların üzerinde çizeceklerdi
sevgilinin haritasını
ama
şimdi
o damarlar
veya işte
her ne ise o tuzlu suları taşıyan incecik kanalların adları,
donmuşlar!
Bir nehir donarsa ne olur bilir misin?
Buzluğa koyduğun pet şişeyi orda unutursan ne olur?
Çatlarsa tuzlu su taşıyan o minik kanallar soğuktan, ne olur?
Bir minik çatlak yol olursa içindeki kocaman ama incecik zarla kaplı kalbin üzerine,
Çatlak büyür uzar genişler de kalbin üzerindeki zarı da çatlatırsa
ve
kalbin de o zarla birlikte incecik seslerle çatlarsa, yol yol...ne olur?
Kıymıkları ciğerine batar mı mesela?
Sen istemesen de, ve yapmadan ne kadar uzun durabilirim denemeleriyle bu zorunluluğu hayatından çıkarmaya çalışsan da mesela, zoraki nefes alış verişlerinde acıtır mı o kıymıklar?
Labels:
soğuk
mecburi sükunet
Geldiğimden beridir, yoruldum terledim üşüdüm rüzgar çarptı vs. derken önce boğazım kaşınmaya başladı, sonra yutkunurken canım acıdı ve artık sesimi büyük miktarda kaybetmiş durumdayım. "Bi sus be kadıııın" diyenlerin gözü aydın. Konuşamıyorum ve yutkunamıyorum da. Ballı şekerli ılık zencefil içtim ama bi halta yaramıyor işte. Gecenin bu vakti de olsa yutkunamayınca insan uyuyamıyor da... Canım acıyo yaaaa :...(
Labels:
canım acıyo,
sesin kısıldı,
uf yaa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)