27 Mayıs 2011 Cuma

Beklenen gereksiz yazı

Önceki yazıya ne yazmak için başladım, sonunu nerde kestim, hey allahım ya... Bonn'dayken neden ve nasıl o kadar çok blog yazabildiğimi hatırladım böylece. Sohbet edecek kimsesi olmayınca insan yazıya veriyor kendini işte. 

Neyse...


Bu akşamın konusu: Kendini anlatmaktan aciz olan ben, twitter'in 140 karakteri yüzünden yaşadığımı zannettiğim ilk sorun ve önyargılı insanlar. İşin ironik yanı da olayın önyargılı insanların ön yargılarının durduk yerde oluşmamış olduğunu belirtmemle başlayıp karşımdakinin hem önyargılı hem de sabit fikirli olduğunu farketmemle son bulması, ya da benim son bulduğunu sanmam.. E karşındakinin sabit fikirli  olduğunu düşünüyorsam bunu neden yazıyorum: belki anlaşılabilirim umuduyla, anlaşılamazsam da ben elimden geleni yaptım rahatlığına erişmek için sanırım. İşin kötü yanı benim su katılmamış salaklığımın fazla olması ve "Ulan hangi siyasal partiye bu kadar eleştirel ve negatif soru soruluyor. Sorular bile önyargı barındırıyor." sözlerinin o anda yayında olan bir programa ithafen değil de genel olarak söylendiğini zannederek "vahiy gelmedi o önyargılar di mi? adam verdigi bes sözün dördünü tutmamıssa sen de birseyler düşünürsün hakkında heralde?" diyişim. Yazar(ben) burda şunu vurgulamaya çalışıyor (vurgulayamıyor, o ayrı): İnsanlar o kadar önyargılı ise vardır bir nedeni. Bu neden insanların önyargılarını haklı çıkarmasa da bir sorun olduğunun işaretidir. Eğer önyargılar doğru olmadığı halde bu yargılar oluşmuşsa demek ki parti/kişi kendini doğru ifade edememiştir. Öte yandan eğer bir arkadaşın sana yapıcam dediği 5 şeyin 4ünü yapmazsa sen de onun sözüne bir daha güvenmezsin, yani vardır bir yamuğu ki insanlarda o önyargılar oluşmuştur. 

Ne var ki 140 karakter olunca sınırlama, bir de bilgisayar başına geçmeden telefonun salak ekranında seksen kere silip yazarak, otomatik düzeltmeyle cebelleşerek ve bir de üstüne Türkçe karakterleri düzgün kullanmaya çalışarak yazınca insan böyle uzun uzun yazamıyor. Karşındaki de sana "kim verdiği 5 sözün dördünü tutmamışmış?" "hele bi say bakalım neymiş o?" diye soruyor. Gel de anlat şimdi "yahu arkadaşım ben kimsenin sözünü tutmamasından bahsetmiyorum, durum tespiti yapıyorum" de ama üstüne "çünkü elma ile armutu birbirine karıştırıyorsunuz. 90 yıldır kürtlere nefes aldırmazsınız hala suçlarsınız.." lafını işitme, mümkün mü? Konuşmanın tamamını buraya aktarmaya lüzum görmüyorum, keza bu bir suçlama veya şikayet veya "kim haklı söyleyin bakalım" yazısı değil, sadece kendimi anlatabilme çabası. Eğer ki söz konusu partinin bir yalanını/sözünde durmamışlığı görmüş olsam söylerdim de, ama bilmiyorum ki, dahası icraatlarını konuşmalarını vs. takip etmiyorum, etmek de istemiyorum. Bilmediğim - ilgilenmediğim adama niye çamur atayım? (Bilmiyorum derken, partiyi bilmiyorum anlamında değil, bir yalanını bilmiyorum. Partiyi biliyor ve desteklemiyorum, ama bu ayrı bir mevzuu) Ben diyorum ki bir önyargı oluşmuşsa bunda kişinin/partinin de payı vardır: ya bir yamuğu vardır ya da kendini düzgün ifade etmeyi becerememiştir. Hepsi bu.

Keşke o twitler sırasında telefonda değil bilgisayar başında olsaydım ve daha rahat ve hızlı yazabilseydim, keşke bu kadar keyifsiz olmasaydım da daha sakince kendimi ifade etmeye çalışsaydım...

Ha, hepsi bir yana, sözkonusu arkadaşla hemfikir olduğumuz konuların yanısıra hiç katılmadığım görüşleri de var fakat "düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini ifade edebilmesi gerektiğini" düşünüyorum, mesele de budur zaten.

Bugün dünyada tek bir kayda değer sorun varsa o da iletişim sorunudur bence. İnsanlar elma demek isterken armut diyorlar, dinleyen armut'u angut anlıyor, cevaben hödük demeye çalışırken höyük diyor... Kimse birbirini anlamıyor, kimse anlamlı şeyler söylemiyor, kimse kendini anlatamıyor... İşin daha vahim kısmı ise herkes kendisini çok iyi anlattığına inanıyor, karşısındakinin kendisini anladığını zannediyor... 

Yıldızları bir yana koyup iletişim fakültesi'ne gitmek lazım belki de. Belki de yıldızlardan önce insanoğlunun kendini anlaması lazım daha iyice...

3 yorum:

  1. Twitterdan herhangi bir konuda tartışmak mümkün/anlamlı değil bence. Hatta daha temelde, yazışarak tartışmak büyük sıkıntı zaten. Anlaşmazlıklar olmazsa bir sorun vardır hatta neredeyse :)

    Sen hagi partiyi kastettin, o hangi parti anladı merak ettim ama yazmak istesen yazardın zaten; bilahare söylersin bana:)

    YanıtlaSil
  2. Onurcuk haklı, Twitter bu konular için maalesef yetersiz. Ya da iyi ki yetersiz.
    Hep yanlış anlaşılmalara neden oluyor.
    Al sana en yakın örnek, dün gece miydi tam hatırlamıyorum, hani senin de dahil olduğun bir konuşma vardı iwfx ile ilgili. Anlatmak istediğimi anlatamadım arkadaş, çünkü imkansızdı anlatmak hep eksik kalacaktı nitekim kaldı da.
    Olmuyor.
    Zaten Twitter sadece "Burnumu karıştırıyorum." yazmak için var, becerebilirsek süper olacak ama işte :)

    YanıtlaSil
  3. Onurcuk, anlatamadım sana hala, üşenmezsen vaktin olursa bakarsın twitter'dan.

    Haşmetlim, iwfx'le ilgili o konuşmada ben kendimi gayet net anlattığımı düşünüyorum ama kelimelerim biraz sert kaçmış olabilir, keza senin konuyla ilgili yazında da çok derdinden "sevgi dolu" kelimeler geçirmiştim.

    Ama evet twitter bir tartışma yeri değil, fakar tartışma başlatmak için süper bir yer!

    YanıtlaSil

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.