22 Nisan 2012 Pazar

Hızlı Mart Vol1

Babişin hastalığı nedeniyle süpriz yumurtadan çıkan Türkiye seyahati kazasız belasız bitti çok şükür. Sanırım Mart ayına damgasını vuran asıl olay da buydu.


Hastanede geçen geceler pek keyifli değildi tahmin edileceği üzere. Ama atlattık çok şükür. Babişin ameliyatı epeyce gergin geçti. Öncesinde kan bulmak mesele oldu salak akrabalar yüzünden. Sonrasında yoğun bakımda gerginlik oldu aptal bir hemşirenin hastaları ve ilaçlarını karıştırması nedeniyle. Ama herşey bir yana aile efradı benim orda oluşumdan inanılmaz duygulanmış ve etkilenmişti ki hiçbir meseleyi ciddi bir gerginlik haline getirmediler; işin açığı ben de buna çok şaşırdım. Yani ben tabii ki gidecektim, ve onlar da tabii ki biraz memnun olurlardı buna ama çok etkilendiler, beni yılın evladı ilan ettiler resmen... Garipti. Sanırım sevildiklerini biliyorlardı ama böylesine bariz bir belirteç onları çok duygulandırdı. Herneyse. Hastane gerginliklerini bir yana bırakıp diğer atraksiyonlarına gelecek olursa Türkiye her zamanki gibi çok hareketli geçti.


Ameliyat öncesi hangi akla hizmeten bilmiyorum ama gidip kulağıma ikinci bir delik daha deldirdim, JLP ve böceklibok sayesinde. 5-6 yıldır yapmak isteyip de bir türlü cesaret edemediğim birşeydi, pek memnun oldum doğrusu. Ama bu delik meselesi yüzünden babişe kan veremeyeceğimi öğrendiğimde lanet ettim zamanlamama. Neyse ki ciddi bir mesele olmadı.


Bu arada baktık ki doktorlar ameliytı ha bire erteleyip duruyorlar, benim biriciğim Zerrinciğim herkesten gizli bir süpriz yaptı bana veeeee! Yıllar sonra yeniden Sezen'i dinledim canlı canlı! Pek göremedik ama Zerrincim'le elele avaz avaz Sezen söylemek çok güzeldi. O hastane gerginliği arasında bana über moral verdi! Üstelik çıkışta da Sezen'in bana özel imzaladığı CD'leri almak, ve yıllardır aradığım eksik albümü bulmak...hissettiklerimi anlatabilmemin mümkünatı yok, mutluluktan ağlamak üzereydim!


Her ne kadar Sezen'cim adımı anlayamamış, yanlış yazmış olsa da, olsun yahu, Sezen işte daha ne olsun, tanrı Kraliçe'yi korusun! (Tabii biraz da akıl fikir versin de bir dahakine "yetmez ama evet"çilerden olmasın inşallah)

Hastanede bana gerek olmayan akşamlardan birinde eski dostlarla hasret giderdik biraz. Beştepe civarında Hamsi adında bir hamsici keşfettik, adamlar tek kullanımlık über bir dişfırçası sunuyorlar yemekten sonra, bayıldım!

Hızlıca halledilen AnkaMall alışverişlerinden birini daha hızlıca gerçekleştirdim yine. LCW'den çok güzel ceketler buldum hem kendime hem de Zerrincim'e.  Gün sonunda da bir twitter kuşu sayesinde Ankamall'deki Dinazorlar sergisini gezme fırsatım oldu. 


Hayat, her zamanki gibi tüm yüzlerini bir anda gösterme hevesinde olduğundan, arada birazcık kırgınlıklar da oldu, gönül almalar da...


Herşeyin sonunda biraz gergin bir yolcuğun ardından vardım İrlanda'ya sağ salim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.