Gidiyolar işte yine.. Biri Bingöl'e biri İskenderun'a... ve henüz bilmediklerim kimbilir daha nerelere... Serkan daha sessiz sakin İzmir'de askerlik yaparken doğuya asker yığdılar diye tüm gün ağlayıp gecelerce uyuyamadım, şimdi nasıl olacak bakalım. Bunlar benim arkadaşlarım, kimisi sadece tanıdıklarım, kimi canım... peki ya sonra? ya sonra bir gün benim kanım da gittiğinde ne olacak? Tanıdıklarım, arkadaşlarım, dostlarım, canlarım ve günü geldiğinde benim kanım, doğuracağım çocuk ölmesin istiyorum, çok mu? Başka anaların doğurduklarını öldürmesin de! Benim bu yaşta korktuğum dünyaya, benden küçük çocuk kadınlar yeni canlar getiriyor, ben hala korkuyorum bu dünyada olmaktan, hele ki bir de yeni birisini bu dünyaya katmaktan. Olur da bir gün insani çaresizliğimle ve hormonsal doyumsuzluğumla ben de kalkışırsam buna, o zaman ne olacak? Tüm gücümü kocamdan alıp içimde bir can büyütmeye başladığımda, hayatımı aklımı ruhumu geleceğimi paylaşacağım ve içimdeki canı ona güverenek yaşattığım adam gidip de bir namussuz kurşunla öldüğünde ne olacak? İçimde her saniye minik minik büyüttüğüm canım içimde çıkıp da gitse ve sonra bir gün bana "vatanı savunuyordum anne" dese ölümüne özür mü olacak? Çözülecek mi bu kavgalar o zaman? Yeterince insan öldü artık tamam diyecekler mi hiç? Bir dalya olunca mı bitecek? Kaç çizgi çizmemiz gerekcek o dalya dolsun diye? Seksen tane takımelbiseli adamın evrenle birlikte ivmeli genişleyen egoları tatmin olsun diye, hayatında değil takımelbise giymek, takımelbisenin olduğu bir vitrin önünden bile geçmemiş çocuklar ölüyor öte yanda, NEDEN? Nefret etmiyorum PKK'lılardan, Kürtlerden ya da her ne iseler hiçbirinden. Onlar da her toplum gibi bir lider tutup kendilerine, peşisıra giderek hayallerine yaklaştıklarını sandılar. Kendi hakları kendi özgürlükleri ve olacaksa da kendi koydukları yasakları olacaktı, kendi topraklarında, kendi bayrakları altında. O toprak Türkiye'min bir kısmı olmasa böyle düşünecektim, şimdi de böyle düşünmeliyim, çünkü onlar özgür olmak istediler, Türkiye içinde kendi özerkliklerini yaşamak istediler, sonunda çareyi direnmekte değil saldırmakta buldular. Yaptıkları doğru değildi ama sırf yanlış olduğu için anlamaya çalışmaktan vazgeçersek biz de elimize silah alarak veririz cevabı. O kadar yaklaşmışlardı ki hayallerine, ya da öyle sanıyorlardı... Gün oldu Apo yakalandı, gün oldu içlerinde fireler çıktı, gün oldu ki artık analar çocukları ölsün diye doğrumaya itiraz etti! Şimdi korkuyorlar ve bilemiyorlar ne yapacaklarını. Örgüt yıkıldı içinden, hayalleri çok uzaklarda kaldı, ilk günkünden de uzaklarda. Uzalaşmak? Savaşı bırakmak? Bu kadar yol almışken değil de bu kadar can vermişken mümkün mü... Akıllarında hep şu var: "sonunda uzlaşacak idiysek neden öldü oğullarımız? Şimdi tamam dersek bu uzlaşmaya, ölen oğullarımıza ne deriz peki?" Bilmiyorlar artık devam etmeli mi, dur mu demeli. Bu kadar yıkılmışken hala ölüme gönderdikleri her can için arşa kadar yükseliyor çığlıkları, ama işte bilmiyorlar ne yapmalı... Bilmediği şeyden korkar insanoğlu en çok. Bilsen ki kazanacaksın savaşı, korkmazsın ölmekten de; bilsen ki karşındaki 70metre boyundaki devdir sana saldıran bilirsin nerden saldıracağını da yine korkmazsın davranmaktan... Korkuyorlar, çünkü bilmiyorlar... Ve tek yaptıkları devam etmek hali hazırda süregelen kavgaya çünkü başka bişiy bilmiyorlar ki nasıl yapılır, nasıl olur. Bu yüzden kızmıyorum ne Kürt ne PKK ne de her ne ise işte, benim canlarıma ve kanlarıma kurşun sıkanlara. Onlar da doğduklarında 2kilo 800gram gelen, gözlerinin rengi belirsiz, sesi merak edilen bebektiler. Onlar da sevdiler, sevildiler.. Onlar da istediler ki kırmızısını kendi kanlarından alan bir bayrakları olsun.. Kızmıyorum onlara... Kızıyor muyduk Bosna-Hersek'te direnenlere? O zaman kızmıyorum ben Kürtlere de. Benim kızgınlığım o seksen tane takımelbiseliye! Aydınım diye kasılıp barışı kanadından tutup da yanımıza getirmeyi beceremeyen ve fakat iktidara yaranmak ve reklam yapmak adına ortalarda taklalar atan ve utanmaktan nasibini almamış, bu toplumun kendi üzerindeki emeğine saygı nedir bilmeyen omurgasızlara! barış diye mırıldanır gibi yapıp kalbi iyi aklı saf insanların ellerine silah verenlere! Varsa bir yerlerde bir Allah, sopası yoksa da canınızı yakacak bi yolu vardır elbet! Allahınızdan bulun! |
12 Aralık 2008 Cuma
ve kahreden, yaratan ki onlardır...
Labels:
arkadaş,
asker,
dost,
hayata dönüş,
Kürt,
ne zaman herşey yoluna girecek,
omurgasızlar,
PKK,
Türk
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
çok doğru bi yazı yazmışsın,türkü de kürdü de bi oyunun içinde,hangi tarafın kimi öldürdüğü bile belli değil aslında,türk ordusunda kürt yok mu pkknın kandırdığı kürt yok mu dolu
YanıtlaSil