Anneler gübü sürprüzü olarak 2 günlük bir Ankara çıkarması yapıcaz; bu gece yola çıkıp yarın sabah orda olup, keyifli bir anneler günü kahvaltısının ardından Allah kerim artık... Şansa ihtiyacımız olacak gibi seziyorum ben, biraz tırsıyorum biraz umursamıyorum, ama sanırım şu anda en baskın olan şey yorgunluk. Önceki gece bir iş yetiştirmek için sabahladım, gece boyu sadece 2 saat uyudum, gündüz de toplasan en fazla 2 saat daha uyumuşumdur. Dün gece de NFA'ya gittik, film izledik, Reader, gerçi filmi ben sevmediğim için uyuklamayı tercih ettim; film bittiğinde saat 4,5 civarıydı. O kadar durdurup başlatıp, arada kahve içip, zeytin ekmek sarma yiyip, film izlenirse olacağı budur zaten, 00:30'da başlyan filmin 04:30'da bitmesi normal olur o şartlarda. Sonra OnurCUM, Ziza ve Dicüş eve döndüler, ben NFA ile kaldım, "artık yatsak" dediğimizde saat sanırım 06:30 civarıydı ama "dur ya, son bişiy daha anlatıyım" diye diye Güneş'i de doğurduk, "e artık bi kahvaltı yapsak" dediğimizde saat 11:30 olmuştu :) Uzun zamandır geçirdiğim en keyifli, en dost gecelerden biriydi... yıllar öncesinden gelen ve yıllar sonrasına kalacak nadir gecelerden... Sabah ize zaten kahvaltı yaptık, çay içtik, çekirdek çitledik, iskambil falı baktık derken, OnurCUM geldi beni almaya, kitaplardan lafladık, bi daha çay içtik derken NFA'dan çıktıp eve vardığımızda işte saat 18:30 oldu...
Ben dün gece sevgilimi özledim... sık sık bahsetsem, hep aklımda olsa da özledim işte. Aşk böyle psikopat bişiy ve de çok komik aslında böyle salaklaşmak :)))
Ha asıl olay, dün akşam NFA'lara gitmeden önce Zerrincim'in bize attığı gol oldu. Topu ağalara gönderdi, içimizi burktu epeyce ama çok fazla tercih şansımız yoktu: ya çocukluk(!) edip verdiğimiz kararın arkasında duracaktık, ya da büyüklük bizde kalsın, bu koca çocuklar da heveslerini alsın diyip, eyvallah edecektik... Eyvallah dedik, ne diyelim ki... Derdimiz inatlaşmak, sevdiklerimizin üzüntüsü üzerinden kendimize mutluluk çıkarmak değil de birlikte olmaksa, sevdiklerimizin üzülmemizi istemedikleri için bizi gereğinden fazla üzmelerine ses çıkarmamak gerekiyor bazen. Bazen büyüklük, kocaman çocuklara illa ki gittikleri lunaparkta tüm oyuncaklara binmelerine yetecek kadar zaman tanımak oluyor; şimdi de öyle işte... Aklımdaki şey şu; kimse üzülmesin de, ben bi şekilde mutlu ederim zaten kendimi.
Şimdi yolculuk öncesi biraz uyku vakti...
9 Mayıs 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.