Eski sevigliden kanka olur diye böyle avaz avaz yazarsam sonum bu olur işte. Çocuk konuşmuyo benle. "Çok da umrumdaydı sanki, hıh!" diyemiyorum birisi benimle konuşmamaya çalıştığında veya küstüğünde. Çok canımı sıkan birisi veya çok sevdiğim birisi olması durumu değiştirmiyor. Ama tabii ki güzel günler paylaştığın, sevdiğin birisi ise o zaman biraz daha farklı oluyor durum.
Hem ilişki sırasında hem de sonrasında pek de iyi bir çift olduğumuz söylenemeyecek bir eski sevgili, benimle görüşmemek için bucak bucak kaçıyor ama bir yandan da bunu aşikar etmek istemiyor. Garip... belki yeterince iyi düşününce o kadar da garip değildir ama başka bir sıfat bulamadım şimdi. Bonn'dan ayrılırken son kez vedalaşmak için odasına gittiğimde kapı açılmadı. Belki odasında değildi, belki de açmak istemedi bilmiyorum. Ama hayatında oldukça önemli yeri olan birisini son kez göreceksen ve bunun ne zaman olacağını biliyorsan...yani onun açısından durumun böyle olduğunu biliyorum... Odasında değilse bile o gece vedalaşmak için onu arayacağımı biliyordu; yani kasten odasında değildi. Kaldı ki odada bulamayınca SMS de gönderdim ama ses çıkmadı. Döndükten sonra anlamsız gibi görünse de kısa bir "kusura bakma" maili de bekledim açıkçası ama o da gelmedi. Şimdi icq'da görüp de selam verince aldığım cevap: "afedersin, ben de tam çıkıyordum, arkadaşlar bekliyor" oldu.
Ben mi çok sığ düşünüyorum bilmiyorum ama konu yine aynı yere geliyor benim aklımda: madem çok seviyodun neden ilişki süresince elinden kayıp gitmesine izin verdin? Yok o kadar sevmiyodunsa, o kadar da değerli değildiyse ilişki bitince girilen bu zavallı insan halleri nedendir? Azcık sıkıştırsam "seni görmeye dayanamıyorum"lar çıkacak, biliyorum; bunu bilecek kadar iyi tanıyorum onu. Ne var ki dünyada en nefret ettiğim duygu acıma duygusu. Bana acınması nasıl olur, bana neler hissettirir bilmiyorum çok şükür ki. Ama zaman zaman acıdığım insanlar olunca kendime de kızmıyor değilim. Acıyabilmek insana bir küstahlık getiriyor bence. Birisine acıyabiliyorsan mutlaka biraz küstah ve kibirli olmak gerek ve kendimi böyle görmek isteyeceğim en son şeylerden biri.
Kayda değer bir durum değil aslında ama kaç zamandır aklımdaydı bu durum; yazınca aklımdan gidiyo ya, yazıyım da kurtulayım dedim.
Ha bi de, ben odamı şimdiden özledim.. ama o depresif günleri değil, sadece odamı özledim. Hayatımda ilk defa bir odam oldu benim. Düşünmesi bile güzel. Odam diyince ilk aklıma gelen tavanımdaki mor yıldızlarım oluyor. Yaseminik almıştı bana yeni yıl hediyesi olarak. Bu saatten sonra artık yeniden sadece bana ait bir odam olamaz sanırım ama yine de bi gün olursa, ilk işim o mor yıldızları yerleştirmek olacak ve biliyorum ki onlara her baktığımda Yaseminik'in evindeki sohbetlerimiz ve odamın alt katındaki bardan gelen müzik aklıma gelecek keskin bir kırmızı şarap kokusuyla birlikte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.