5 Ocak 2010 Salı

İsrail Günlüğü - 2. Gün



28.Aralık.2009 - İsrail'de 2. Gün
Kış okulunun ilk günü.

Dersler daha çok sunumlar şeklinde ilerliyor. Kış okulundan çok bir workshop tadında. Katılımcıların ne kadarı bizim gibi öğrenci, ne kadarı hoca tam anlamadık henüz. Zaten herkes soru sormak için fazlaca çekingen. Avi ve Reem olabildiğince cesaretlendirmeye çalışıyorlar soru sorulması için.

İlk kahve molasından itibaren Sunyaev ile çok sevimli bir arkadaşlığımız oldu. Türkiye ve özellikle de Kayseri ile çok ilgili. İlk aklına gelen isimler Sabancı'dakiler tabii ki.

Öğle yemeğini Belçika Evi anlamına gelen Beit Belgia'da yiyoruz, okulun yemekhanesi mi yoksa sadece misafirlere özel bir yer mi bilmiyorum.

Şehrin genelindeki eli silahlı adamlar üniversitenin içinde de var.

Kampüsün içi kocaman bir orman gibi. Aslında gibi'si fazla, bir tarafta kocaman bir orman var ama bunun haricinde de birçok farklı ağaç var ve altlarında açıklamalar.

Akşam bir resepsiyon hazırlanmış. Sushi yiyeceğim diye heycanlanırken Sunyaev bunların gerçek sushi olmadıklarını söyleyince biraz yıkıldımsa da biraz da işime geldi doğrusu.   Resepsiyonda da en çok sohbet ettiğimiz kişi Sunyaev oldu. Sanırım o da ilk aşamada önceden tanışmış olduğu birileri ile sohbet etmeyi tercih ediyor. Etrafında onunda konuşmak isteyen ama cesaret edemeyen/cümle toparlamaya çalışan birçok kişi var, benim Foça'daki halime benziyorlar :)

Resepsiyon sonrası otele dönmek farklı bir ülkedeki ilk günler için çok pasif bir davranış olduğundan olsa gerek, Ege'deki hoca da biz de otele dönmeye pek meraklı değiliz. Hocanın Yunanistanlı bir tanıdığının öğrencileri olan iki Yunanlı ile tanışıyoruz, Philip ve Maria. Philip cep telefonu için şarj aleti almak istiyor, bu nedenle alışveriş merkezi derdinde. Biz de otel civarında bulduğumuz BİM kılıklı marketten başka bir yer görmediğimizden, hemen atlıyoruz bu fikre. Taksi ile gidilebilecek bir alışveriş merkezi... Yerin adını biliyor Philip. 5 kişi, 2 taksiye bölünüp yola koyuluyoruz. İsrail'e gelmeden önce okuduklarıma dayanarak taksi şoförünün taksimetreyi açmak istemeyeceğini tahmin edebiliyorum ve özellikle açmasını söylüyorum. Adam biraz inat etse de açıyor. İndiğimiz zaman Philip ve Maria'yla konuştuğumuza göre bizden yaklaşık 10 şekel fazla ödemişler.  Şarj aletini aldıktan sonra yürüyerek şehir merkezine gitmek istiyor Yunanlı arkadaşlarımız. Bizlerse tipik Türkler olarak alışveriş merkezinden gayet memnunuz. Dükkanları geziyoruz, kampanyalı Golan şarapları buluyoruz :) ve bir de Nivea Şampuan!

Otele geldiğimizde ilk gün için fazlaca yorgunuz...



2 yorum:

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.