Salı günü için randevuyu aldık eve gider gitmez, ama bu defa 10:30'a aldık, çünkü önce gidip tercüme bürosundan diplomayı almamız gerekiyor. Salı sabah tercüme bürosuna gittiğimizde ordaki çocuğa gösterik evrakları, sözleşmemi vs. "Daha önce böyle bir evrakla gelen olmamıştı hiç, belki kabul ederler, bilmiyorum" dedi. Dedi de içimize su serpildi az da olsa. Danışmanım derdi hep sen milyonda birsin diye de beni övüyor derdim, doğruluk payı var sanırım. Neyse, aldık tercümemizi, gittik World Bridge'in aptal ofisine, verdik evrakları. Evrakları alan adam iyi kötü birşey demiyor ama olur da evraklardan huylanırsa "uyarılara rağmen evrakları bu şekilde vermeyi kendim istedim, vizem reddedilirse sorumluluk sadece bana aittir" yazıp imzalayın diyor. İsrail vizesinde bile bu kadar tırsmamıştık yahu! Neyse sorunsuzca evrakları teslim edince içimiz daha da rahatladı. Sonra başka bir odaya aldılar, önce fotoğraf çektiler sonra parmak izimizi aldılar ve bitti. Bi de cep telefonlarımızı verdik ki, pasaportlar hazır olduğunda bize sms'le haber versinler de gidip alalım. Eve teslim seçenekleri de vardı ama her durumda pasaportlar önce buraya gelecek, sonra burdakiler kargoya verecek; hızlı olan bizim gidip almamız..
Ancak kabullendik ki Salı günü verdiğimiz pasaportlar Salı akşam İstanbul'a gönderilecek, ve bizim çarşamba sabah uçuşumuzu yakalamamız için hiç şansımız yok. Yandı biletler... THY'nı aradık, kişi başı 50euro ceza ve değişimini yapacağımız bilet ile bizim bilet fiyatı arasındaki farkı ödemek kaydıyla biletlerimizi erteleyebiliyoruz. Öyle yaptık. Bu arada World Bridge'in web sitesini gezerken gördük ki en erken 5 iş günü içinde yanıt veriyorlarmış... Ölümcül bekleyiş başladı. Ne başka bir şehire gidebiliyoruz ne kaldığımız yerde kalabiliyoruz. Sinir harbi içinde geçen 9 gün... Perşembe sabah cep telefonlarımıza sms geldi, pasaportlarınız teslim için hazırdır! Bizim sokağın taksilerinden birine atlayıp uçarak gittik resmen, kalbimiz avuçlarımızda. Tamam pasaportlar hazır ama vize verildi mi?
Gittik, girdik, aldık, baktık... Oh, çok şükür!
Böyle iki sayfa yazınca ne kadar da kolay gibi göründü:) Ah ah, çeken bilir anacım!
YanıtlaSilÇeken bilir, bilmez mi? Daha dün yapabildim başvurumu. Worldbridge ayrı bir çile, beklemek ondan beter. Hadi geçmiş olsun size.
YanıtlaSilNeredesin LaLoba, nereye gidiyorsun? Gavur ellerinde oturup birer kahve içelim seninle ;)
YanıtlaSilOnurcum bu kısımda bişiy yok aslında, mesele sonrasında başıma gelenlerde değil mi?
Londra'ya gitmek istiyorum ama hala bekliyorum. Yolacağım saçımı başımı. Yarın vize başvurumun ilk haftası dolacak. Ya sabır diyorum.
YanıtlaSilEn güzel yere sen gidiyorsun vallaha kalkar gelirim :)
Loba'cım, ne alemlerdesin?
YanıtlaSilOda ariyorum bacim ya. Homeless oldum neredeyse. Arkadasimda kaliyorum. Bu arada haberleselim, gorusleri paylasalim. Siz ne alemdesiniz?
YanıtlaSilturuncupelush@gmail.com