25 Aralık 2010 Cumartesi

Phantasialand - Bonn

Goffredo ve Isadora'nın evlerine vardığımızda saat 3 civarıydı. Neyse ki evden çıkarken bana yedek anahtarı vermişlerdi de onları uyandırmak zorunda kalmadık. Akşam vakti evde olmama rağmen farketmemiş olduğum birşeyler gördüm bizim için hazırladıkları odaya girdiğimizde. Onlar yeni evliydi ama biz daha da yeni evliydik ve bizim için minik birşeyler koymuşlardı odaya... Bir şarap, çikolata, taze çiçekler ve Isadora'nın bizim için yapmış olduğu inanılmaz güzellikte bir kart...

Geceyi baygın geçirdik, Pazar sabahı Goffredo erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamıştı hepimiz için ama biz yeterince erken kalkamadığımızdan apar topar çıkmak zorunda kaldık. Hemen mi? Hemen! Azıcık bile dinlenmeden mi? Azıcık bile dinlenmeden. Peki nereye böyle? Tabii ki aylardır hayalini kurduğumuz Phantasialand'a!!!

OnurCUM ilk geldiği zaman onu bu rollar-coaster parka götürmeyi çok istemiştim ama bi türlü becerememiştik. Bu defa da çok fazla boş günümüz yoktu, aslında hiç yoktu, ve işte bu yüzden bu ilk pazar günümüzü tüm yorgunluğumuza rağmen Phantasialand'a ayırmaktan daha iyi bir şey söz konusu olamazdı tabii ki.

Şehir merkezine gittik, ordan trenle yaklaşık 20 dakika yolculuk ettikten sonra Phantasialand'ın servis noktasına geçtik, biraz oyalandık, servis geldi ve heyecan başladı. yaklaşık 10 dakikalık yolculuğun ardından, varmıştık!

Günlük biletlerimizi aldık ve daldık! İlk durağımız Talocan. Her ne kadar kendisi bir roller coster olmasa da.. buyrun izleyin efenim:


Sıradaki oyuncağımız Black Mamba.. Bu arkadaşları anlatmaktansa youtube'daki güzel örnekleri sizinle paylaşmayı tercih ediyorum. Ne yazık ki kendi deneyimlerimi kaydetme fırsatım olmadı ama zaten olsaydı da benimkiler bu izlediklerinizin solunda sıfır kalırdı. Buyrun izleyin:


Gitmemiş ve gidemeyecek olanları daha fazla kıskandırmadan, kısaca mevcut hemen her oyuncağın tadına baktık diyeyim...

Eve döndüğümüzde benim anlatamadıklarımı en nihayetinde yaşamış, ve neden mutlaka birlikte gitmeliyiz diye o kadar ısrar ettiğimi anlamış bir OnurCUM vardı artık yanımda. Evde bekleyenler Phantasialand'a daha önce gitmemiş birileri olsaydı da OnurCUM'un o heycanlı anlatışını izleyebilseydim keşke.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.