22 Aralık 2008 Pazartesi

Şaka gibisin THY!

Havaalanına otobüsle gitmeyi planladığım için 16:55'deki uçak için 13:45 gibi evden çıkmayı planlıyordum ki saat 14 civarında kendimi Mark'ın anne-babasının arabasında buldum, havalanına vardığımda saat 14:20 idi. Bu kadar erkenden orda olmak sıkıcı değilmiş gibi bir de uçak 17:45'e ertelendi uçağın kalkışı ise 18:20 yi buldu! 4 saat bekleyiş! Neyse ki havaalanında beklerken 1,5 saat kadar uyudum biraz da bu sayede vakit hızlı geçti. Artık şehirlerarası yolculuklarda yanıma oturan garip insanlarla muhabbet etmemenin yolunu biliyorum ama uçak için henüz o kadar tecrübe kazanamadım sanırım, yine de bu seferki çok da kötü değildi, daha kötülerini de tercübe ettiğim hatta salaklığıma doymayıp abuk insanlara telefon numaramı vermek zorunda kaldığım da olmuştu. Hostesin de salaklıkları bir başkaydı, önce yaptığı hata başına iç açmasın diye yanlışlıkla fazladan doldurduğu sprite'ı içtim, sonra üstüme birisinin tereyağı çöpünü üstüme döktü, en az 2 kere omuz atarak yanımdan geçti, duty free satışı sırasında fiyat barkodları olan bi dolu kağıdı kucağıma düşürdü vs. vs. vs. Tabii bi de yanımda oturan süper anlayışlı(!) ve sakin(!) amcanın atraksiyonlu hareketlerine katlanmam gerekti ama neyse geçti bitti, indik derkeeenn... Amanın! Ne kadar çok insan var dış hatlar çıkışında! Kendimi Britney Spears gibi hissettim. Hani böyle NTV müzik ödüllerini almaya gelir havalı havalı kırmızı halıda yürürler, metal parmaklıkların ardında da hayranlar ve basın vardık tıklım tıkış, aynen öyle! Güvenlik önümden ilerliyor, açılın yol verin diye diye. Ben de bi havalandım, salına salına yürüyorum tıkır tıkır, derken o da ne! Bi dolu karafatma! Yanlarında da karamemet! Efenim Hac'dan mı geliyolarmış Hacca mı gidiyolarmış öyle bişiyler işte. Neyse koşa koşa iç hatlara geçtim, ilk iş kontor aldım kendime, trcell 100 kontor 18ytl olmuş, zaten yanıma 20 ytl harçlık ayırmıştım, kontoru de alınca sap gibi kaldım ortada. Yok aç falan değilim, kredi kartımda da limit var az biraz ama insan yine de bi huzursuz oluyo öyle cebinde 2 ytl ile. Neyse geçtim oturdum 105 no'lu kapının bekleme yerine ama bir yandan sürekli rötar anonsları yapılıyor bir yandan da bizim boarding vaktimiz geldi ama kapıya ne gelen var ne giden, görevli bulabilene aşk olsun. Diğer yolcular da benim gibi huzursuzlandı tabii ve sonunda beklediğimiz haber geldi. Hobareeeey! TK168 sefer sayılı Ankara uçağına 50dk rötar! Evet şimdi tam tahmin ettiğiniz gibi 105no'lu kapının bekleme salonunda bi dolu sinir küpü insanla birlikte bekliyorum. İşin ilginç yanı Barselona'dan vs. gelen dış hatlar uçaklarında da rötar olmuş bugün. A bi de yanımdaki amca ile farkettik ki uçağımız havaalanına geldiği halde bi tur atıp öyle indi, nedenini anlamadık ama heralde havaalanında işler bayaa karışmış bugün. Daha önce de bildiğim ama bu sabah ruh-u müdafaa'da duyup bir kez daha vurulduğum ve hemen mp3ünü bulduğum muppet show şarkılarından mahna mahna eşliğinde kafamı bıt bıt bıt sallayıp parmaklarımla tık tık not tutarak yazıyorum bu yazıyı, sağ salim Ankara'ya varsam ne güzel olacak ne güzel... Ben akıllı biz kız olsam da bunları yazmak yerine sunumumla uğraşsam daha da güzel olurdu pek de güzel olurdu ama aaaah ah!

22-12-2008 00:07

2 yorum:

  1. Valizlerin kaybolmadığı için şanslısın yine de...

    YanıtlaSil
  2. valizleri paramparça gelen birçok yolcu vardı o gün. Gerçekten çok sinir bozucu şeyler...

    YanıtlaSil

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.