Somehow, yazdıktan sonra yayınlamak yerine kaydedip çıkmışım dün, zamanlarla dünlerle bugünlerle oynamadan olduğu gibi koyuyorum, okurken farkezdin ki günlerden Cuma, vakit de akşam =)
Evet sayın seyirciler, yaklaşık 3 haftadır sürmekte olan depresyonumuza çarşamba günü itibariyle son noktayı koymuş bulunmaktayız (cümleye Evet ile başlanmaz!!!). Ne oldu nasıl oldu da çıktık bu depresif hareketten derseniz, tek sebep seminer! Evet, seminer tarihini ve saatini belirledik, başlık kararlaştırıldı, ben çalışmaya başladım, ve keyfim süper! (Cümleye evet ile başlanmaz dedim, kime dedim heeey hoooo?) Şimdiye kadar konu ile ilgili topladığım makale sayısı 308. Tabii bu yaklaşık 2 sene önce bıraktığım haliyle bu miktarda, yeniden bir literatür taraması yapacağımı düşünürsek bu sayı daha da artacak pek tabii. Ama o kadar mutluyum o kadar mutluyum ki! Bu konuda aldığım yorumlardan sadece birisini sizlerle paylaşıyım: "En az 308 makale okuması gerektiği için böyle mutlu olabilen başka bir yaratık daha tanımıyorum." =)))
Dün Köln'e gittik Mark'la, bi dolu fotoğraf çektik ama asıl merak ettiğim Weinachtsmarkt kapanmıştı biz gidene kadar. Tavuklarla dolu bi ülke burası. En geç 9,5 oldu mu açık dükkan bulman imkansız gibi. Bari bi bira içelim o kadar yol geldik dedik ama istediğimiz gibi bi mekan da bulamadık, biz de geri geldik ilk trenle, burda güzel bi mekan varmış oraya gittik, sanırım hayatımın en güzel birasını içtim. Ben ki biradan hiç haz etmeyen birisiyim, tadı damağımda kaldı..
Sonracığıma bugün de eksik kalan son 2 hediyeyi aldım, eve geldim valizimi değiştirdim. İki küçük valiz alırım diyodum ama beni yolcu edecek kimse olmazsa burdan o zaman tek parça olması daha kolay olabilir diye düşünerek büyük valize aktardım eşyaları. Dün sabah Elena'yı yolcu ederken o kadar imrendim ki.. kız sadece bir el valizi aldı yanına bi de notebook, hepsi o! Ben de valize bakıyorum yine kilo sınırını aşmam umarım diye. Ama olsun, mutluyum memnunum halimden. Çikolata götüreceğim kimsem olmayıp da el bagajıyla gitmektense bagaj limitini aşmak ve onu taşımanın tatlı yorgunluğunu çekmek beni mutlu ediyor.
Gelelim planlara...
21.Aralık: Uçağımız Köln Bonn Havaalanından 16:55'de kalkacak, İst. aktarması yapıp 00:55'de Ank. Esenboğa havaalanına iniş yapacak diye umuyoruz(inmek yerine çivileme çakılırmış uçak, bu da benim son blog yazım olurmuş. acayip havam olur öte tarafta artık =P). Gecenin bi körü eve gittiğim için Pazar gününe dair bi planım yok, muhtemelen eve varışım 3ü bulur, anneannem dedem teyzoş ve saz ekibi ile bir süre oturur sonra aşkıma sarılıp yumuş yumuş uyurum diye düşünüyorum.
22.Aralık: Ptesi günü haydut ve eşkiya'nın okullarını sabote edip benimle kalmalarına ve birlikte evi süslemeye karar verdim ama bu kararımdan amiral teyzemin haberi yok henüz. Tüm sevimliliğimle ikna ederim onu sorun değil ama durum şu ki anneannem çam ağacımızı attığı için çam ağacı gerekiyor, valla hiiiiç alışverişe falan gidemem, bi çaresine bakıcaz artık. Sonra daha ayağımın tozuyla Ptesi gece yatağımda rahat bir uyku uyumadan hooop Kayseri'ye!
23.Aralık:Muhtemelen Salı sabah 5,5 gibi otobüsten inip Ziza ve Onurcuk'un kapısına dayanıcam, heeey hooo ben geldiiiim diye, güzel bi küfredip bana bi lokma kahvaltı verirlerse kahvaltımı edicem, sonra da saat 10:00'da seminere koşucam. Seminer sonrası Seval'i Dicle'yi, Arzu'yu ayrıca bol bol öpücem ki özlüyorum onları, akşama doğru da 1 ay önce tanıştığı çıkmaya başladıklarının 10.gününde evlenme teklif ettiği ve yarın da nişanlanacak olan süper kuzenimi arıycam ki gelsin beni alsın gidip halamın süper mantısından yiyim. Ve akşam yine otobüs, bekle beni Ankara..
24.Aralık:Bunca yorgunluktan sonra artık çarşamba günü evden dışarı adım atacak halim kalmayacak muhtemelen. Ama günün akşamında Bilimliler toplantısı var! Mekan neresi bilmiyorum henüz ama hepsini çok özlediğim bi dolu ortaokul arkadaşımla buluşacağım için şimdiden heycanlıyım.
25.Aralık: Gündüzünde Zerrin'cimle birlikte ofise gitmeyi planlıyorum. Oraları da bi şenlendirmek gerek, somurta somurta çalışıyolar hep arada bi gidip maymunluk etmezsem olmaz. Evet, açıklıyorum, 25.Aralık akşamım boş efenim(kaç kere uyardım seni kaç kereeee!)! Gerçi eve gidip sülalece takılmak güzel bir alternatif olabilir gibi sanki, henüz bilmiyorum...
Zerrincim'in Antalya'ya gidişi ve eve istenmeyen uyuz misafirlerin gelişi hasebiyle benim İst.'a kaçışım söz konusu, İst.'da artık kim ararsa her teklife açığım, gezelim eğlenelim içelim tozutalım hesabı. Ama en geç 26'sı Cuma akşamı İstanbul yolları taştan sen çıkardın beni baştan diye diye sevgilimin kollarına atlamak İstanbul planımın asıl amacını teşkil etmekte pek tabii.
27.Aralık: Sevgiliye adanmış özel gün olacağını tahmin ediyorum. Artık elimden tutup nerelere götürür bilemem. En uyuz olduğum şeydir, nereye gidelim sorusu, umarım güzel bişiyler vardır aklında, yoksa bile evde otururuz ama yeter ki o soruyu duymıyım. Hatta hane halkının sayısına bağlı olarak benim aklımda Tabu oyanamak planları var, burda en çok özlediğim oyunlardan birisi.
28.Aralık: DALİ Sergisi! Evet, evet, evet! Gidicem! Bi de bugün pederi görücem, beni güzel bi akşam yemeğine götürür ardından da terminale bırakır diye umuyorum. Arada arayan arkadaşlar olursa, neden olmasın, buluşuruz vs. hiç belli olmaz. Günün sonunda tut sevgilinin elinden, doooru Ankara!
29.Aralık: Bugün artık fakülteye uğramak farz! "Ethem dede Ethem dede derdime derman dede" diye tekerleme söylerlermiş Ethem dede yatırına gidenler, ben dünyanın en tapılası astronomi profesörü ve benim biricik danışmanım canım ciğerim Ethem Hocam'a giderken söylüyorum bunu. Kapısını tıklatıp, koşup boynuna atlıyorum sonra da! =) Tabii sonra özlediğim diğer hocalarım da oluyor, onlara uğruyorum, sonra sıra yüzbinyıldır asistan kalmayı başaran arkadaşlarıma geliyor, en önce Mitko Paşa (ki muhtemelen bi şekilde biz onunla daha önce görüşmüş oluruz bile), ve taze evli oda arkadaşı sonra da mutlaka Gökhan ve Tolgahan. Gökhan'ın zaten başına ekşiyeceğim için onun boş bir gününü veya gecesini ayarlamam gerek kendime, zilyon tane Sextractor sorucu sorucam ona. Ve ve ve.... tabii ki benim gibi gurbet çeken İtalya mağduru Tenay'ım, benim biricik kız arkadaşım! Sonra Mithat, Sami, Zahide ve daha kim varsa.. Günün akşamında Zerrincim'le buluşup Zerrin'lere gitmeyi planlıyoruz. Geçen defa teraslarında yaptığımız süper balık sefasında benim balığım eksik kalmıştı, onu telafi edicez =) Ama uygun değillerse Ayşegül'lere gideriz dedik, bakıcaz bakalım.
30.Aralık: Gündüzünde Zerrincim'le ofise gidebilirim gibi..akşam üstüsünde süper kahraman Serkan'cımla buluşup sonra da Feryal'e geçeriz dedik ama başkalarına sormadan onlarla plan yapmanın dayanılmaz tereddütü içindeyim, bakalım ne kadar gerçekleşecek bu planlar.
31.Aralık: Sevgiliye özel gün ilan etmeyi düşünüyorum yine, ama iki başımıza naapcaz diye sıkılırsak en kötü ihtimalle Haydut ve Eşkiya'yı da yanımıza katıp bi atraksiyon buluruz elbet; akşamında da çılgın yılbaşı partisiii!!!!
1.Ocak: Aşkımla yumuş yumuş bir sabah, belki akşamüstü Şaybe'cimlere gideriz, ama akşamında Sevda'lara gitcez, koca yaz gitmedik çok üzüldüler, bu sefer mutlaka gidicez, tabu oynıycaz!
2.Ocak: Gündüzü yine sevgiliye özel gün =) (Özledik şekerim naapalım, boşuna getirmedik heralde elinden tutup Ankara'lara). Akşamında Şaybe'cimlere gideriz, onun yemeklerini de çok özledim. Gerçi yılbaşı akşamı muhtemelen bişiyler yapar getirir ama olsun bana özel pişirsin bi de.
3.Ocak: Aslında bu gece döneceğimi zannettiğim için gündüzünü Sevinç'lerle, akşamını da evde valiz hazırlamakla geçiririm diye düşünmüştüm ama dönüşüm 5 Ocak'ta olacak, böylece fazladan 2 günüm daha var, ki bunları planlamadım, plansız günler çok garip geliyor şimdi =)
Veeeee, asıl güzel haber! 5.inde Bonn'a dönüp 9'unda nükleer fizik sınavına giricem diye streslerdeydim ki bugün öğrendim meğersem o sınav final değilmiş. Deneme sınavı diyorlar ama finale etki edecekmiş, o yüzden vize gibi bişiy zannedersem. Bi rahatladım bi rahatdım ki anlatamam. Ama işin gıcık yanı, asıl final ne zaman olacak bunu bilen yok henüz...
Evet şimdi biraz daha seminerimle ilgileneyim, keza 22 o'clock da Mark, Erik ve Ziyad la birlikte Risiko oynıycaz(uyarmıyorum artık!)!
A bi de, çok içimden geldi, böyle uzun yazıları sabırla ve merakla okuyanlar olunca içim bi mutlu bi mutlu oluyo, öpüyorum her birinizi! mıccık mıccık!
19 Aralık 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
witchiem cok imrendim ya:(
YanıtlaSilben de istiyorum:(
elena ya ben de imrendim cünkü ben de ne zaman istanbul'a gitsem en az iki en cok 3 valizla giderim. 1 valize hayatta sigmaz götürdüklerim. cok imreniyorum öyle turist ömer havasinda kücücük bir cantayla gidenlere
eee sen gidiyosun bize de ne düsüyor:D iyi yolculuklar mutlu tatiller canimmm demek düsüyor.
bir de bizi unutma oralarda
unutur muyum hiç, her fırsat bulduğumda yazıcam ama hiç fırsat bulamaya da bilirim gördüğün üzere program biraz kalabalık. Var mı özlediğin bişiyler Türkiye'den sen onu söyle asıl? ;)
YanıtlaSilHiç Avrupa görmemiş birisi olarak en büyük merakım, neden bu mekanlar bu kadar erken kapanıyor. Türkiye'de olsa kıyamet koparırız..
YanıtlaSil