21 Şubat 2009 Cumartesi

Ayaklara özgürlük!

Alışverişin sadece kadınlara özgü bir tutku olmadığını görecek kadar alışveriş tutkunu erkek tanıdım, hatta özellikle ayakkabı konusunda tanıdığım birçok erkekğin tandığım birçok kadından daha tutkulu olduğunu söyleyebilirim. Ama yine de kadınların adı çıkmış ya dokuza, özellikle ayakkabı alışverişi konusunda, ünümüz çok vahim. Gel gör ki durum benim gibi bir cadı olunca iş değşiyor biraz, keza ben NEFRET ederim ayakkabı alışverişinden. Bi dolu ayakkabım olsun ister miyim onu bile bilmiyorum. Ayakkabılar konusunda tek istediğim, üç yazlık iki kışlık ayakkabım olsun, hepsi bu. Ama tabii ki daha fazla ayakkabım var çünkü acıttıma derecelerine göre giyilebilirlikeri değişiyor ve bu acıtma katsayılarının yüksekliğini ne yazık ki satın alırken hiç çaktırmıyor bu lanet şeyler. evet topamda 5 çift yeter bana ama mümkünse onları da ben gitmiyim almaya, ve mümkünse lütfen yara yapmasınlar, canımı acıtmasınlar, su toplatmasınlar. Ne zaman ayakkabı almak istesem bi kere sevdiğim modeli bulmam imkansız gibi olur. Neden kadınların ayaklarını küçük gösterme isteği vardır bilmiyorum ama zaten küçük ayaklı birisi olarak bir numara büyük ayakkabı almama rağmen hala acıtan yerler oluyorsa, normal boy alanlar kim bilir ne acılar çekiyor diye düşünmeden edemiyorum. Sevdiğim modeli bulunca da 36 numarasını bulmak işkence. Tamam 37'ye de razıyım, ama 39 vermeye kalkışmak tamamen saçmalık yani. Ha 35 numara bile giyebiliyorum kimi zaman ama bulabilmek için çocuk reyonuna inmek gerekiyor. İşin açığı, ben bakınca hiç de küçük görünmüyorlar, hatta kışlık ayakkabılarımı özellikle büyük alıyorum ki 2-3 kat giydiğim yün çoraplar başıma bela olmasın kış boyu. Ama yine de ayaklarıma bakıp, bunların üstünde yürümeyi başarabiliyor musun gerçekten, diye soran arkadaşlarımı anlamam mümkün değil. Vallahi o kadar küçük değiller yahu! Belki de bu ayak meselesi de benim ten rengim gibi, bana özgü bişiydir.. Nereme dokunulduğunu anında ifşa etme özelliği barındıran sevgili bembeyaz tenim, azıcık dokunsam bile kızarabiliyorsa; sevgili ayaklarım da belki azıcık bir basınca aşırı tepki veriyorlardır, bilemiyorum. Öneceleri "hepi topu ayağıma giyeceğim, çamurlara batıp çıkacağım ve yoldaki teneke kutulara tekme atacağım ayakkabılara neden tonlarca para veriyim ki" diyip aldığım ucuz ayakkabılara atıyordum suçu ama verdiğim paraya bakmaksızın istisnasız her yeni ayakkabının minik ayaklarımla girdiği savaşı görünce anladım ki sorun ucuzluğunda, markasında veya kalitesinde değil. Nerden mi aklıma geldi? S&C'de (evet rezil bir biliminsanı olarak bu diziyi de izliyorum) hatunların öylesine taptığı bişiy olarak gösteriliyor ki, onlar ayakkabı reyonlarına baktıkça bana afakanlar basıyor. Ne yalan söyliyim, yazın asfaltın sıcaklarından ayaklarım yanmadığı ve cam kırıkları olmadığı sürece çıplak ayak yürüyüp eve gelince seksen bin kere ayaklarımı yıkamak suretiyle dezenfekte etmeyi tercih ediyorum. Kimi insanlar çıplak dolaşmayı sever ya hani, benim de ayaklarım öyle, çıplak yaşamak istiyorlar. O denli ki, hep alıştığım terlikleri giyemezsem ikide bir biyerlere takılıp tökezliyorum. Boşuna teee Ankara'lardan getirmedim terliklerimi di mi? Boşuna yerden ısıtmalı ev hayali kurmuyorum di mi? Terlik giymeye gerek yok, üşütme ihtimali de yok, süper işte!

2 yorum:

  1. Ayaklara özgürlük; yaşasın çıplak ayak hareketi!!!

    Yılardır evde, misafirlikte(ayıp olmayacak kadar samimi olduklarımızda tabii) vs. eve girdiğimde yaptığım ilk şey ayakkabıları çıkarmaksa ikincisi banyoya gidip çoraplarımı çıkarıp soğuk suyla buluşturmaktır ayaklarımı; devamında da ne çorap ne de terlik alıkoyabilir onları yere dokunmaktan. :))

    O kadar samimi bir ortam değilse de sadece çorap... Asla terlik giymem; asla!..

    Hele bir de ayakkabı ile girilen evlerden birine gittiysek (var öle arkadaşlarım, çok sosyete bir çevrem var:)) iyice daralıyorum. Ha ben ayakkabıyla mı geziyorum, hayır tabii ki; daima çıplak ayak. :))

    Fotoğraflar süper bu arada ama ikinci fotoğrafa ilk bakışta ürperen bir tek ben miyim acaba: Bebeğin geri kalanı nerede?!!

    YanıtlaSil
  2. aaa! zamanla ufalıyor demek bunlar, çok ilginç!
    ben o ayağı koparttığımda 44numara giyerdi rahmetli..
    ne hala bekletiyosun witchiecimmm atsana onu artık
    hiiooooooo!
    (12 Mart akşamı bakıyım kaç tane daha kopartma olayı gerçekleşicekkkkk)

    YanıtlaSil

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.