deliye her gün bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deliye her gün bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Eylül 2009 Cuma

pisi pc kop at

Dünya'nın gelişiminin manyakların elinde olduğunu söylersem hiç de yanlış olmaz bence.

9:45'de başlayacak olan toplantıya vaktinde yetişebilmek için sanırım 6'da kalkıyorlar, kahvaltı yapıp 7:45'de servise biniyorlar ve 1,5 saat yol kat edip toplantı yerine varıyorlar. Toplantıda ise birbirlerine sanırım benim gördüğüm ekmek yeşil, bu ayakkabıyı dana etinden yaptık, ilk insanların kıyafetleri çoğunlukla lila rengiydi gibi durum belirten ama açıklamasını kendilerinin de bilmediği ve kesinlikten çok çok uzak cümleler kuruyorlar... Bu insanlar anladığım kadarıyla hayatlarının büyük kısmında sabahın köründe kalkıyorlar; sadece toplum düzeydinde değil bilimsellikten de uzak garip cümlelere gülüyor garip miktarlarda garip yiyecekleri karıştırarak besleniyor, garip şeylere devasa paralar verip hiç aklınıza gelmeyecek eşyaları on yıllar boyunca kullanmaya devam ediyorlar.

Merak ediyorum acaba ben de bir gün bu insanlar gibi olabilecek miyim yoksa ebediyyen onlardan biri gibi görünüp onları hiçbir zaman anlayamamaya devam mı edicem? Ya da bir zamanlar bi manyağın bana dediği gibi belki ben de yıldızımın kuyruğunu kestirip onu pittbull yaptırır, kontess köpekleri gibi pembe elbiseler giydirip pazar sabahları koşuya çıkarım; kim bilir?
Hı? Ne? Bakırköy mü? Eeee, sanırım yakınlarda olucaktı, neden ki?

14 Mart 2009 Cumartesi

Deli Carrie Market Miranda


Efenim şimdi şöyle oluyor. Malum blogger cadınız delirdi, her bişiye gülüyo. Yoldan araba geçiyo kız kahkahayı patlatıo, öyle feci bi durum mevzu bahis. Hatun kişi giyinir süslenir, makyajını yapar, çantasını koluna takar, Carrie edasıyla dalgalı saçlarını savura savura Bonn sokaklarında yürür. Üstü açık şeker pembesi bir vosvos görür, gülümser, o sırada karşı kaldırımdan geçmekte olan serseri kılıklı bir oğlan çocuğu bu gülümsemeyi üstüne alınır, laf atar, cevap alamasa bir bakışa da razı olsa, yine de atar, bi daha atar, sonunda basar gider. Kız Carrie edasıyla dalgalı saçlarını savura savura yürümeye devam etmektedir. O sırada aklına, bildiği hepi topu 2 lazca kelime gelir, onları söyler, eski günleri hatırlar, dekanlık koridorlarında lazca selamlaştığım kimse kimdi acaba diye düşünür, bulamaz, yüzündeki gülümseme daimdir zaten, bu düşüncelerin de belki biraz katkısı olmuş olabilir. Dükkana varır, alışveriş arabası almaksızın ilerler ve fakat sonradan anlar ki yine aldıkları taşacak kucağından, geri dönüp bir alışveriş arabası alıp yeniden dalar reyonların arasına, o sırada çarptığı limonlu trendy yığınının içinden bir tanesi düşer yere, ileriden gelmekte olan çocuk bunu görüp hızlı adımlarla gider ve düşen şişeyi alır, gözlerinin içine bakar kızın, kız zaten elindeki bi ton gülümsemeden bir demet de çocuğa verir, teşekkür edip yoluna devam eder. Alışverişi biter, aldıklarını yanında getirdiği sırt çantasına doldurur, dönüş yoluna koyulur. Bonn sokaklarında, dalgalı saçlarıyla Carrie edasıyla, yaylana yaylana yürüyen kız, "insan delirince hep gülüyo ya, gülünce daha bi güzel oluyorum yahu", diyerek koca camlı binalardan birinde kendi yansımasına bakar ki ne görsün? Sırt çantası açık yahu! =))) hiç oralı olmaz; sanki çok dolu olduğu için kapanmamış edasıyla ve fakat artık daha az yaylanarak yoluna devam eder.

Haaaa, kızı illa ki S&C kadrosundan birisine benzeteceksek bu kesinlikle Carrie değil Miranda olmalıdır keza hem saç rengi, hem huysuzluk, hem de ilişkilere bakışı yönünden oldukça benzemektedir.

Deli blogger cadımızın şimdiki planı ise bir kupaya az biraz şarap alıp nehir kenarında kitap okumaktır.

trilay lay lom

Aklımı kaçırıyorum sanırım, çok feci :))) gülmekten yazamıyorum bile neden aklımı kaçırdığımı düşündüğümü.. ama inanın ki kaçırıyorum, aha siz de ilk şahidi olcaksınız. Almanya da deliren kızın hikayesini yazarsa gazeteler 3. sayfa haberlerinde, heee biliyom ben bu kızı, diyceksiniz. Ama çok güzel bişiy delirmek. Çok mutlu bişiy.

Tırnaklarına lacivert oje sürüp her birinin üstüne beyazla sevgilinin adını yazmak mesela :))) Bişiy değil adamın adı da güzel yahu :)) Tamam delirdim ben... Gidip bi güzel şarap alıp, gelip pizzamı fırına koyup, güzel bi film bulup onu izliycem ve fazla çaktırmıycam etrafa delirdiğimi. En azından plan böyle :))

28 Ocak 2009 Çarşamba

: )


Bu gördüğünüz her ne kadar bir 23 Nisan görüntüsü olsa da bugünün 23 Nisan olmadığının farkındayım. Ama 23 Nisan'mış gibi davranmama ne engel? Deliye her gün bayram zaten. Bu seferki bayramımın çocuk bayramı olmasına karar verdim. İtirazı olan varsa beri gelsin!