doğum günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğum günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Şubat 2009 Çarşamba

Can! Dost! Herşey!



Sen sen olmasan...
... ben olmazdım
... ben böyle olmazdım
... ben böyle cadı olmazdım
... ben böyle dediği dedik bir cadı olmazdım
... ben böyle inadına; sadece ancak aklıyla kalbinin birlikte gösterdiği yolda giden biri olmazdım
... haksızları, saygısızlıkları ve ikiyüzlülükleri gördükçe böylesi tepkiler vermezdim
ve
... sevmenin ne demek olduğunu
... aşkın acı değil mutluluk getirmek için hayatımıza girmesi gerektiğini
... bilimin paradan üstün olduğunu
... ne yaparsan yap, önemli olanın sevdiğin işi yapmak olduğunu
... yaptığın işi sevmenin güzelliğini

... altına imzamı atmayacağım kalitede hiçbir işi yapmamam gerektiğini
... tilki gölgesinde yatmaktansa aslanlara yem olmayı tercih etmenin özgürlüğünü
... namert köprüsünden geçmektense sellere kapılmayı göze almanın cesaretini
... sessiz insan olmamayı
... saygı ile samimiyet arasındaki ince çizgiyi
... herkesin en temelde, sade ve sadece, insan olduğu için bile saygıyı hak ettiğini
... gökyüzünü sevmeyi
... almadan vermenin güzelliğini
... beklentisiz sevmenin rahatlığını
... gizleyecek hiçbir şeyim olmadan gözlerinin taa içine bakabilmenin mutluluğunu
... doğruları söylemenin getirdiği özgürlüğü
... ne yaparsam yapayım, göremediğim bi yerlerde arkamda görünmez destekçi değil, gözümün içine baka baka yanımda elimden tutan olacağını bilmenin verdiği eşsiz huzuru
...direnmeyi
bilemezdim.

ama çok özlüyorum şimdi...
... elele paten kaymayı
... bürodaki çiçekleri sulamayı
... beyanname telaşımızı
... beni okulda unutuşlarını
... heycandan kameraya çekemediğin sahnelerde, senin karşına çıkıyor olmanın heycanını
... kilometrelerce yol katetip de sonunda dinlemeye girmediğin seminerlerim sonrası sana sımsıkı sarılmayı
... "büyüdüğümde şarkıcı olmak değil ama iyi ki'lerimin keşke'lerimden çok olmasını istiyorum" dediğimdeki surat ifadeni :)
... sana yıldızları anlatmayı
... pazar sabahları seninle kahvaltı yapmayı
... birlikte kuaföre gitmeyi
... imge'de seninle bir bardak çay içmeyi
... kahve dünyası'ndaki kahveli çikolataları senin için aşırmayı ve çikolata kaşıkları sana zorla kullandırtmayı
... alışverişlerdeki krizlerini bile!
... bayramlarda gelen misafirlerden seninle birlikte kaçmayı
... sen beyaz'ı kullanırken sana en sevdiğin şarkıları söylemeyi
... seninle televizyon karşısında uyuya kalmayı
... evde başbaşa kaldığımız yaz geceleri yazdığımız süperötesi hikayelerle birbirimizi korkutmalarımızı
... "yapılır, yaparız, yaparsın, yapsanaaa"larını
... en çok da seninle yanyana, kokunu duyarak uyumayı...


İyi ki varsın bitanem!

Lütfen kendine iyi bak ve hep benimle ol!
Çünkü sen çok özelsin!
Çünkü sen benim herşeyimsin!
Çünkü seni herşeyden çok seviyorum!


Doğum günün kutlu olsun Zerrin'cim!

2 Şubat 2009 Pazartesi

Yaşlanmak üzerine .


Her yıl doğumgünümüzde yaşlanıyoruz; bir tur daha atmış oluyor Dünya Güneş etrafında, bu nedenle 1 yıl daha yaşlanıyoruz. Ama yaşanılanlara bakınca; gençleştiren gülüşler, sevişler, sevinçler ve heycanlara; fazladan yaşlandıran hüzünler, arayışlar, ağlayışlar ve ayrılıklara... Acaba her doğumgünümüzde gerçekten 1 yıl mı yaşlanıyoruz? Yoksa 2 mi? Yoksa gençleştirmiş mi oluyor geçen o yıl? Bu yıl doğum günümde bu gözle bakacağım kaç yıl gençleşmiş, kaç yıl yaşlanmışım diye.

Yaşlanmak kötü bir şey değil. 25'ini geçmek, yaramaz kuzenlerin 25 yaş üstü kırışıklık kremleri önererek dalga geçmeleri, 'ben çocukken ...' diye başlayan cümleler kurmak, yaşanacak ilklerin sayısının azalmış olması, vs., vs. ve vs. yüzünden kötü değil. Yaşlanmak kötü değil. Yaşlanmak, yaşamak demek! Yaşlanmak dediğimiz şey, doğduğumuz günden bu güne, bize eklenen tecrübelerin tadına göre, taze filizler veya kuru dallarla dolu bir ağaç... Bu yıl doğumgünümde bakacağım, kaç filiz sürgün vermişim, kaç kuru dalım kırılıp yere düşmüş.. Sonra karar vereceğim yaşlanmış mıyım yoksa genleşmiş mi...