kırılmaktır sır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kırılmaktır sır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Haziran 2009 Salı

Donut

Uzun zaman yazmayınca ve şimdi fırsat bulunca, bi anda yükleniverdim blogcağızıma, farkındayım. Ama hem birikenleri anlatıp geçmişe not düşmüş olmak istiyorum hem de yazdıkça boşalıyor içim, iyi oluyor.

Ne var ki bıraksam kendimi şimdi, bataklık rengi ve rutubet kokulu yazılar çıkacak. O yüzden deviant'ı açıp ordan bişiyler seçip onun üzerine yazmak istedim; son eklenenler arasında görüp bunu seçtim işte:


Çok güzel, çok keyifli, rengarenk görünüyor di mi? Benimse o minik pıtırların arasındaki morlar takılıyor gözüme, üstelik de çatlak bir mor rengi değil de karamsar birer siyah olarak... böyle işte içim... sulandı mı gözlerim fazla bulanık görüyorum etrafı, farkına varamıyorum güzelliklerin. ya da farkına varamamak değil de...güzelliklerden çok karanlıklara takılıyor gözlerim. yine öyle. içim karardı, etraf karanlık, hiç papatya yok etrafta, içimdeki periler de saklandı, kelebekler duvarlara çarpıyor, can çekişiyor...

Kusuruma bakma donut, bugün böyle göründün bana.. ama bak gör yarın daha güzel görücem seni. yine iyileştiririm ben kendimi, alıştım nasıl olsa. Ne de olsa "Alışır her insan, alışır zamanla, kırılıp incinmeye. Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak" ama kendi kendine ayağa kalkmak o kadar kolay olmuyor işte....herkes yaralarını saracak birisini bulamıyor etrafında. kimi insanlar ne olursa olsun hep güçlü olan, sevdiklerini de kendisini de kollayan olmak zorunda kalıyor. Sevdiklerini kollayıp yaralarını sarmak kolay da işte, kendi kendine zor oluyor be dostum donut!

9 Şubat 2009 Pazartesi

iç kitabı - 94


Kırılmaktır sır. Tutulmuş yanını olduğun yerde bırakıp, tutulmaya bırakıp, bir başka taş olarak olmaktır artık. "Ben", başkaları olur artık o zaman. Ama elbette bir taşın gücü yeter bu sabırsızlığın bedelini ödemeye. Artık hiç tutulmayacak olmanın lanetli katılığını, küçülmüş ve katılaşmış gövdesini sonsuzluğa doğru sürükleyip götürmeyi ancak bir taş becerebilir.
Taş, başlangıçta katı değildir. Fakat taş öğrenir. Ve taş, işte taş olmayı, böyle tutulup kırılarak öğrenir.









İç Kitabı - Ece Temelkuran