ziza etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ziza etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Nisan 2009 Perşembe

St Ziza

Ne yazacağımı bilemiyorum sayın seyirciler, heycandan ölmem ama bayılsam yeridir; yıllardan beridir yana yakıla aramakta olduğum şarkıyı buldum sonunda.

Sen cidden çok yüce bi azizsin St.Ziza, Allah seni başımızdan eksik etmesin, Allah ne muradın varsa versin, Allah tuttuğunu altın etsin. Süpersin sen süper!
Dineyin efenim dinleyin!

20 Şubat 2009 Cuma

Ruya

Garip garip rüyalar gördüm yine ama huzurlu mutlu uyandım bu sabah. Geçen seferkinin aksine anlamlandıramadığım bi huzur var. Aslında şu sıralara huzursuz olmam zaten çok saçma olurdu, herşey o kadar yolunda gidiyor ki. İnşallah bi aksilik çıkmazsa çok daha da güzel olucak.

Rüyamda bi dolu pencere açıyordum, bir evin nerdeyse 20-25 tane penceresi vardı ve ben gidip 10-15 tanesini açıyordum sonuna kadar, temiz havayı çekiyordum içime. Pencerelerden birinin önünde bi akvaryum vardı. Sonra Tandoğan metrosuna benzer bir yerde koşa koşa aşağı iniyordum metroyu yakalamak için ama yakalayamayacağımı fark edince "aman neyse" diyordum ve o anda orası bir evin geniş kocaman girişine dönüşüyordu. Sonra birdenbire kendimi bizim sitedeki apartmanlardan birinin en üst katında buluyordum çünkü pencereden görülen manzara öyleydi ama evler farklıydı. OnurCUM beni Ziza'nın annesiyle tanıştırıyordu, elini öpsem mi öpmesem mi bilemiyordum çünkü yaşının ileri olduğumu bilmeme rağmen çok genç görünüyordu, bunu bir jest olarak mı yoksa yol yordam bilmemezlik olarak mı algılar karar veremiyordum.

Garip bi rüya. Gerçi rüyanın garip olmayanı yoktur heralde. Bi kere merdivenlerden aşağı inmek hiç de hayra yorulmaz ama azcık indim, çok değil, zaten sonunda yetişemeyince kendimi en üst katta buldum :P Sonra mesela ben Ziza'nın annesini de hiç görmedim. Sanırım blog da bir fotoğrafı vardı, ordan mı aklımda kalmış artık nedir bilmiyorum. Amanın saat kaç olmuş ben burda size rüya anlatıyorum! Gitmem gerek acilen, detayları ve güzel haberleri yakında anlatacağım, sıkı durun!

12 Şubat 2009 Perşembe

Pilli beni seviyoooo! :)

Geçenlerde "Düşüncelerini, değerlendirmelerini, istediğin herşeyi istediğin şekilde arkadaşlarınla paylaşabilirsin ama bunu ulu orta yapman gerçekten hoş değil." şeklinde bir cümle ile karşılaşınca oturup düşündüm biraz, bu insanlar benim arkadaşım mı gerçekten diye. Aslında "burda 53 kişinin izlediği görülüyor, google reader a göre takip eden 59 kişi var, ve ben bu insanlardan sadece 2 tanesini tanıyorum, OnurCUM ve Ziza" diye düşündüm ama sonra bi daha düşündüm. Düşündüm ki beni izleyen 53 kişinin çoğunu ben de izliyorum. Yani bu ne demek? Anlatmak istedikleri kadar sevinçlerini, hüzünlerini, kızgınlıklarını, heycanlarını, hayatlarındaki birçok detayı, belki en yakınlarına anlatmadıkları en özellerini biliyorum. Benim için de durum böyle mi? Az çok böyle... Kimseye anlatmadıklarımı değil belki ama yüzyüze olsam söyleyemeyeceğim birçok duygumu burda anlatıyorum sonuçta, ve satır aralarını da okumayı bilenler bir süre sonra beni çok iyi tanır hale geliyor üstün körü okuyup geçenlerin yanısıra. O zaman farkettim ki gerçekten bu insanlar belki de beni en iyi tanıyanlar... Ben daha önce hiç kendimi bu kadar anlatmadım ki.. kırıldığım birçok şeyde o kadar sustum, sevindiğimde o kadar yutkunamadım konuşamadım ki...şimdi yazdıkça ben ve siz okudukça, o kadar ortadaki bu cadının kalbi de aklı da, tabii ki beni en iyi tanıyan insanlar oluyorsunuz siz. Ve "sinirimi yazmıyorum" dediğim zaman, "yazacaksın tabii ki" diyenler siz oluyorsunuz; sevindiğimde sevinen, üzüldüğümde "canını sıktığına değmez" diyen, ağladığımda kalkıp yanıma gelmek isteyen, sınav zamanı destek olan bile...hep sizler oluyorsunuz.. Blog yazan hiçkimsenin bu kadar sanal bir ortamda sırf laf olsun diye gelip yorum yazacağına inanmadığım, yazılan hiçbir yorumun samimiyetinden şüphe duymadığımdan, gönül rahatlığıyla böyle düşünüyorum. Hatta facebook'daki yüzlerce arkadaşımdansa burdaki yüzü eksik ama eli kalem tutan güzel yürekli arkadaşlarımı belki daha çok kendimden görüyorum zaman zaman... Tamamen bir inat uğruna başlayan bu blog meselesinin benim için zamanla bu kadar önemli hale geleceğini hiç tahmin etmezdim bile.

Nerden tuttu da yazdım tüm bunları? Şöyle ki, son 3-4 gündür sevdiğiniz bloglara blog ödülleri gönderiyorsunuz ya hani.. ordan işte, nedense bi alınacağım tutmuş benim, kimse beni sevmiyo ühüü ühüüü diye tam ağlamak üzereydim ki Pilli Cadım kurtardı beni bu sanal depresyondan. Son yazısını okudum okudum tam sonuna geldim ki amanın! Bi kocaman sırıttım ki görülmeye değer. Ben ne zaman bu kadar önemser olmuşum bu blog kardeşliğini hiç anlamadım gitti. Karşılıksız sevmeyi bırakınca kırıcı olur sevgiler, çok iyi bilirim, elimden geldiğince beklentisiz sevmeye çalışırım, ama kimi zaman farkında olmadan istediğimizden fazla değer verince o sınır kalmıyor insanın içinde. Çok salakça ve çok çocukça geliyor, belki de işi gücü olmayan bi aylak olarak algılanıyorum ama umurumda değil, onca şeyimi anlatmışım burda, bunu mu saklıycam, vallahi çok mutlu oldum :) Küçük şeylerden mutlu olabilmek de denir buna, gereksiz şeyleri fazla abartmak da; içinizden hangisi geliyorsa artık farketmez, mutlu oldum ben bi kere :)


Şimdii.... yıldızların cadısının blog ödüllerini açıklıyoruz.
And the boscar* goes tooooo:
Kendime en yakın gördüğüm blogger olduğu için, bana ödülü veren blogger olmasına rağmen, Pilli Cadı'ya;

Yazdıklarını okudukça "bu hatun benim içimi de yazıyor kendisininkiyle birlikte" dediğim için, Voodoo Girl'e;

Bence en cesur olduğu için Prncfrn'e;

En sevgilim olduğu için OnurCUM'a;

Yorumları ile beni çok mutlu ettiği için Perişte'ye;

ve juri özel ödülleri piltik'anım ve cesetizleri ve üfürüktenprenses ve osuruktanteyyare'ye gidiyoooor!

Ödül alan her bir bloggerın da 7** farklı kişiye ödül vermesi beklenmekete. Ha "ben ödülü aldım artık halk ile muhattap olamam" derseniz de siz bilirsiniz tabii =P

* boscar = blog oscar :P
** ödül vermeye doyamıyorsanız benim gibi jüri özel ödülü yapabilirsiniz bence, kime ne zararı var ki ;)