mutlu witchie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mutlu witchie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2009 Salı

ya ya...

Rize'den İstanbul'a geçip ordan Kayseri'ye döneli 2 gün oldu ama ben ancak yazabiliyorum...

Rize nasıl mı geçti? Kendimi hiç bu kadar şebek gibi hissetmemiştim. İster istemez üzerimde olan gerginliğin üstüne bir de çay kahve bahanesiyle eve gelen misafirler eklenince tam oldu. Gelenlerin yan gözle bana bakışı, baştan ayağa süzüşleri, mutfaktan gelen fısır fısır konuşmalar... Hadi ben asabiyim de normal birisinin bile sinirlenmemesi mümkün değildi. Konağa hizmetçi seçimi mi desem yoksa dişine bakıp da alınmasına karar verilen at mı desem yoksa hayvanat bahçesindeki maymun mu desem... kendimi hangisine benzetsem bilemedim. Bir de her soruyla birlikte sınava girişim vardı ki en görülmeye değeri oydu sanırım. Ters cevap versen olmaz, alttan alıyım desen alttan alınacak gibi değil... neyse bi şekilde atlattım çok şükür. Bundan sonra da bi daha ne zaman görürüm o insanları bilmiyorum ama umarım olabildiğince uzak bir vakitte olur. Ömrüm boyunca bu aileye dahil olacağımı düşündükçe içim daralıyor.

desem ne kötü olurdu di mi? :) hayır hiç de öyle geçmedi Rize çıkartmamız. Aksine kendimi çok önemli ve değerli hissettiğim günlerden birisini yaşadım.. Tabii ki kara kaşım kara gözüm için değil, onların en kıymetlisinin benim için de ne kadar kıymetli olduğunu bildikleri içindi kıymetim ama bu bile öyle güzel ki. Hem karşımdaki insanlar hem de benim için çok değerli, eşsiz bir insan sözkonusuydu. Ortak noktamız aynı kimseye duyulan sevgi olunca, insanların gönülleri kinle kötülükle hasetle değil de iyilikle saflıkla mutlulukla dolu olunca tabii ki bu sevgiden mutlu olduk hepimiz. Durumdan en çok şımaran sevdiceğimdi muhtemelen ama iyi ki gitmişiz dedim sonunda... Hani düşününce insan tedirgin olmuyor değil aslında, bambaşka bir aileye giriyorsun ister istemez. Onların benden beklentisi nedir diye aklına geliyor. Ama tek beklentilerinin çocuklarını mutlu etmen olduğunu görünce içine öyle bi su serpiliyor ki, kendi ailenmiş gibi benimsiyorsun bi anda. Evet evet çok şanslıyım biliyorum. Umarım bundan sonrası da hep böyle güler yüzle tatlı dille devam eder. Yine alnıma atlara takılan nazar boncuklarından takasım geldi :))

4 Temmuz 2009 Cumartesi

kodum çalıştı :)))

Efenim şimdi şöyle oluyoooooor:


Bu ne demek? Şu demek:
Tezim için yapmam gereken iş yığının yüzde ellisi bitti demek.
Yazdığım kodalar çalıştı demek. Geriye
yıldızlarımın parametrelerini bulup istatiksel analizlerini yapmak ve tezi yazmak kaldı demek.
Ve hatta,
Amatör Astronomi Sempozyumu'na gitmek,
Kilyos'ta konaklamak,
gönül rahatlığıyla Gözlem Şenliği'ne gitmek demek.

Ha bi de teyzeme çok konuşma yahu yaptım işte al sana demek :))))

Hatta ve hatta, Ankara'ya gittiğimde dönüşte gitarımı da alıp arada bir yeniden gitar çalmam bile demek olabilir. Daha ne olsun?

Yupii ya yaa yeeee!!!!

12 Şubat 2009 Perşembe

Pilli beni seviyoooo! :)

Geçenlerde "Düşüncelerini, değerlendirmelerini, istediğin herşeyi istediğin şekilde arkadaşlarınla paylaşabilirsin ama bunu ulu orta yapman gerçekten hoş değil." şeklinde bir cümle ile karşılaşınca oturup düşündüm biraz, bu insanlar benim arkadaşım mı gerçekten diye. Aslında "burda 53 kişinin izlediği görülüyor, google reader a göre takip eden 59 kişi var, ve ben bu insanlardan sadece 2 tanesini tanıyorum, OnurCUM ve Ziza" diye düşündüm ama sonra bi daha düşündüm. Düşündüm ki beni izleyen 53 kişinin çoğunu ben de izliyorum. Yani bu ne demek? Anlatmak istedikleri kadar sevinçlerini, hüzünlerini, kızgınlıklarını, heycanlarını, hayatlarındaki birçok detayı, belki en yakınlarına anlatmadıkları en özellerini biliyorum. Benim için de durum böyle mi? Az çok böyle... Kimseye anlatmadıklarımı değil belki ama yüzyüze olsam söyleyemeyeceğim birçok duygumu burda anlatıyorum sonuçta, ve satır aralarını da okumayı bilenler bir süre sonra beni çok iyi tanır hale geliyor üstün körü okuyup geçenlerin yanısıra. O zaman farkettim ki gerçekten bu insanlar belki de beni en iyi tanıyanlar... Ben daha önce hiç kendimi bu kadar anlatmadım ki.. kırıldığım birçok şeyde o kadar sustum, sevindiğimde o kadar yutkunamadım konuşamadım ki...şimdi yazdıkça ben ve siz okudukça, o kadar ortadaki bu cadının kalbi de aklı da, tabii ki beni en iyi tanıyan insanlar oluyorsunuz siz. Ve "sinirimi yazmıyorum" dediğim zaman, "yazacaksın tabii ki" diyenler siz oluyorsunuz; sevindiğimde sevinen, üzüldüğümde "canını sıktığına değmez" diyen, ağladığımda kalkıp yanıma gelmek isteyen, sınav zamanı destek olan bile...hep sizler oluyorsunuz.. Blog yazan hiçkimsenin bu kadar sanal bir ortamda sırf laf olsun diye gelip yorum yazacağına inanmadığım, yazılan hiçbir yorumun samimiyetinden şüphe duymadığımdan, gönül rahatlığıyla böyle düşünüyorum. Hatta facebook'daki yüzlerce arkadaşımdansa burdaki yüzü eksik ama eli kalem tutan güzel yürekli arkadaşlarımı belki daha çok kendimden görüyorum zaman zaman... Tamamen bir inat uğruna başlayan bu blog meselesinin benim için zamanla bu kadar önemli hale geleceğini hiç tahmin etmezdim bile.

Nerden tuttu da yazdım tüm bunları? Şöyle ki, son 3-4 gündür sevdiğiniz bloglara blog ödülleri gönderiyorsunuz ya hani.. ordan işte, nedense bi alınacağım tutmuş benim, kimse beni sevmiyo ühüü ühüüü diye tam ağlamak üzereydim ki Pilli Cadım kurtardı beni bu sanal depresyondan. Son yazısını okudum okudum tam sonuna geldim ki amanın! Bi kocaman sırıttım ki görülmeye değer. Ben ne zaman bu kadar önemser olmuşum bu blog kardeşliğini hiç anlamadım gitti. Karşılıksız sevmeyi bırakınca kırıcı olur sevgiler, çok iyi bilirim, elimden geldiğince beklentisiz sevmeye çalışırım, ama kimi zaman farkında olmadan istediğimizden fazla değer verince o sınır kalmıyor insanın içinde. Çok salakça ve çok çocukça geliyor, belki de işi gücü olmayan bi aylak olarak algılanıyorum ama umurumda değil, onca şeyimi anlatmışım burda, bunu mu saklıycam, vallahi çok mutlu oldum :) Küçük şeylerden mutlu olabilmek de denir buna, gereksiz şeyleri fazla abartmak da; içinizden hangisi geliyorsa artık farketmez, mutlu oldum ben bi kere :)


Şimdii.... yıldızların cadısının blog ödüllerini açıklıyoruz.
And the boscar* goes tooooo:
Kendime en yakın gördüğüm blogger olduğu için, bana ödülü veren blogger olmasına rağmen, Pilli Cadı'ya;

Yazdıklarını okudukça "bu hatun benim içimi de yazıyor kendisininkiyle birlikte" dediğim için, Voodoo Girl'e;

Bence en cesur olduğu için Prncfrn'e;

En sevgilim olduğu için OnurCUM'a;

Yorumları ile beni çok mutlu ettiği için Perişte'ye;

ve juri özel ödülleri piltik'anım ve cesetizleri ve üfürüktenprenses ve osuruktanteyyare'ye gidiyoooor!

Ödül alan her bir bloggerın da 7** farklı kişiye ödül vermesi beklenmekete. Ha "ben ödülü aldım artık halk ile muhattap olamam" derseniz de siz bilirsiniz tabii =P

* boscar = blog oscar :P
** ödül vermeye doyamıyorsanız benim gibi jüri özel ödülü yapabilirsiniz bence, kime ne zararı var ki ;)

10 Şubat 2009 Salı

15Haz

Arrriibbbaaaa! 15 Haziran'a kadar vizemizi uzatmış bulunuyoruz efenim, hayırlara vesile olsun :P

2 Şubat 2009 Pazartesi

... dots... of the night / -..



Song of the night: Tori Amos - Mr. Zebra
Color of the night: Pink
Adj.of the night: Happy
Smiley of the night: