Bazı ilişkileri anlamam kesinlikle mümkün değil...
7-8 yıldır birlikteler, sayısız defa aldatıldı kız, muhtemelen farkında ama sesini çıkarmıyor; çocuğun herşeyine itiraz edip burnunu sokup canını sıkıyor, sonra da trip yapıyor, küsüyor, çocuk da barışsın diye kıza son model cep telefonu, altın bilezik vs. alıyor... Zaman zaman ayrılıyorlar ama sonra oğlan dayanamayıp yine geri dönüyor kıza... Anlayamıyorum...
İnsanlarda bir türlü oturmamış, belki de hiç oluşmamış olan arkadaşlık karvamı için üzülüyorum... İyi anlaştığın her arkadaşınla sevgili olmazsın; iyi anlaştığın ve parası olan bir arkadaşın evlenmek için biçilmiş kaftan değildir; evlilik öyle kolay bişiy de değildir, üstelik kimi arkadaşlıklar vardır ki öylesi anlamsız denemelere feda edilecek kadar basit değildir.
Evli bir çift; adam gece 11'de dışarı çıkmak istiyor, arkadaşlarıyla kağıt oynayacak, ama karısına bir bahane uydurup öyle çıkıyor. Doğruyu söylerse "beni değil de arkadaşlarını tercih ediyorsun" diyormuş karısı. Ama sonradan karısına doğruyu söylüyormuş, böylece aklanıyor. O sırada karısı dahil oluyor sohbete, "yani kızlar beni örnek alın işte, olabilir böyle durumlar, ses etmeyin" diyor gülerek, en fazla 30-35 yaşındadır... Kendimi düşünüyorum, ben olsam nasıl olurdu diye; bi kere kağıt veya her ne ise bir etkinlik yapılacaksa zaten ben de gitmek isterim, ben de kağıt oynamak isterim. Yok onların zaten bir 4lü ekibi varsa en azından izlemek isterim, kaldı ki gelsin evde oynasınlar, hepsinin birasını önceden buzlukta soğutulmuş bardaklarla, kendi ellerimle ikram ederim. Bana böylesi bişiy için yalan söyleyen birisine ise ne güvenim kalır ne isteğim. Yani bir süre sonra zaten ben de onu yanımda istemem, ve sorarlarsa nedir bu evliliği bitirme nedenin diye, biliyorum ki beni anlayan sadece birisi çıkar. Böyle sudan sebeplerde öyle kutsal bir kurum bitirilmez evladım diyenlere, "öyle sudan sebeplerle aşık olup böyle kutsal bir kurum kurarken sorun yok ama di mi?" demek isterim, içimden derim muhtemelen...
Her insan böyle midir, bilmiyorum; değiller sanırım ki cep telefonları ile affedebiliyorlar, unutabiliyor... Ben detaylarda yaşıyorum hayatı, o yüzden zor bir insan oluyorum sanırım etrafımdakiler için. Minicik detaylar o kadar mutlu ediyor ki beni, bir uçan balonun ucundan tutunup ay dedenin ucuna oturabilecek kadar yükseliyorum bazen; bazen de o kadar minik detaylar acıtıyor ki canımı, eline batan o şeffaf cam kıymıkları gibi, gözle göremesen de acısını öyle derin hissediyorsun ki, sırf o acıdan kurtulmak için parmağımı kesip atasım geliyor. İşin garibi, son günlerde her ikisini birden yaşıyorum, ne yapacağımı bilemiyorum... Her zamanki gibi en nefret ettiğim şeyin, kararsızlığın içinde yüzüyorum ve sabredip zamana bırakmam gerekiyor, bundan nefret ediyorum...
7-8 yıldır birlikteler, sayısız defa aldatıldı kız, muhtemelen farkında ama sesini çıkarmıyor; çocuğun herşeyine itiraz edip burnunu sokup canını sıkıyor, sonra da trip yapıyor, küsüyor, çocuk da barışsın diye kıza son model cep telefonu, altın bilezik vs. alıyor... Zaman zaman ayrılıyorlar ama sonra oğlan dayanamayıp yine geri dönüyor kıza... Anlayamıyorum...
İnsanlarda bir türlü oturmamış, belki de hiç oluşmamış olan arkadaşlık karvamı için üzülüyorum... İyi anlaştığın her arkadaşınla sevgili olmazsın; iyi anlaştığın ve parası olan bir arkadaşın evlenmek için biçilmiş kaftan değildir; evlilik öyle kolay bişiy de değildir, üstelik kimi arkadaşlıklar vardır ki öylesi anlamsız denemelere feda edilecek kadar basit değildir.
Evli bir çift; adam gece 11'de dışarı çıkmak istiyor, arkadaşlarıyla kağıt oynayacak, ama karısına bir bahane uydurup öyle çıkıyor. Doğruyu söylerse "beni değil de arkadaşlarını tercih ediyorsun" diyormuş karısı. Ama sonradan karısına doğruyu söylüyormuş, böylece aklanıyor. O sırada karısı dahil oluyor sohbete, "yani kızlar beni örnek alın işte, olabilir böyle durumlar, ses etmeyin" diyor gülerek, en fazla 30-35 yaşındadır... Kendimi düşünüyorum, ben olsam nasıl olurdu diye; bi kere kağıt veya her ne ise bir etkinlik yapılacaksa zaten ben de gitmek isterim, ben de kağıt oynamak isterim. Yok onların zaten bir 4lü ekibi varsa en azından izlemek isterim, kaldı ki gelsin evde oynasınlar, hepsinin birasını önceden buzlukta soğutulmuş bardaklarla, kendi ellerimle ikram ederim. Bana böylesi bişiy için yalan söyleyen birisine ise ne güvenim kalır ne isteğim. Yani bir süre sonra zaten ben de onu yanımda istemem, ve sorarlarsa nedir bu evliliği bitirme nedenin diye, biliyorum ki beni anlayan sadece birisi çıkar. Böyle sudan sebeplerde öyle kutsal bir kurum bitirilmez evladım diyenlere, "öyle sudan sebeplerle aşık olup böyle kutsal bir kurum kurarken sorun yok ama di mi?" demek isterim, içimden derim muhtemelen...
Her insan böyle midir, bilmiyorum; değiller sanırım ki cep telefonları ile affedebiliyorlar, unutabiliyor... Ben detaylarda yaşıyorum hayatı, o yüzden zor bir insan oluyorum sanırım etrafımdakiler için. Minicik detaylar o kadar mutlu ediyor ki beni, bir uçan balonun ucundan tutunup ay dedenin ucuna oturabilecek kadar yükseliyorum bazen; bazen de o kadar minik detaylar acıtıyor ki canımı, eline batan o şeffaf cam kıymıkları gibi, gözle göremesen de acısını öyle derin hissediyorsun ki, sırf o acıdan kurtulmak için parmağımı kesip atasım geliyor. İşin garibi, son günlerde her ikisini birden yaşıyorum, ne yapacağımı bilemiyorum... Her zamanki gibi en nefret ettiğim şeyin, kararsızlığın içinde yüzüyorum ve sabredip zamana bırakmam gerekiyor, bundan nefret ediyorum...
büyüksün cadı. çok büyüksün.
YanıtlaSil