Portobello Cadısı'ndan alıntıladığım gibi; boş durduğum anda kötü bişiy olacak, ya o karamsarlık binecek tepeme, ya umudumu kaybedeceğim ya da yeniden depreşicem gibi geliyor. Asla ama asla durmak istemiyorum bu yüzden. Fazla düşünmeye de vakit ayırmıyorum. Bir iş biter bitmez hemen bir yenisini buluyorum ki boşta kalmayayım. En kötüsü uyuyorum işte. Hayatı düşünmeye fırsat tanımıyorum kendime ki herhangi bir arızaya mahal vermiş olmayayım. Yine aynı kitaptandı sanırım; Keep bicycle moving, because if you stop pedaling, you will fall off. Anlam bütünlüğü sağladığı için sanırım, bu iki hep aynı anda aklıma geliyor.
Neyse ki bu her an tepeme zıplayacak gibi duran bıkkınlığı unutmam için "Does he love me, I wanna know! How can I tell if he loves me so?" diye çalan bir telefon yetiyor da artıyor bile. Kapatınca cevabı bir kez daha biliyor olmanın getirdiği tebessüm oluyor hem yüzümde hem içimde: sol göğsümün altında, karnımdaki kelebeklerde...
DN: Yazmayı düşündüğüm şeyleri buraya not düşersem geri dönüp yazmadığımı farkettim. Sanki o konuları yazmışım gibi davranıyorum. Bu yüzden aklımda saklamaya karar verdim. Umarım unutmam :)
portobello cadısından daha çok alıntıla (: iyi geliyor insana bazen kitabı tekrar okumak hepsini okumak tamamen komple alabildiğine soluksuz (:
YanıtlaSilBüyük bir salaklıkla Paulo Coelho'nun kitabı ingilizce yazmış olduğunu düşünüp, orjinal dilinden okumak adına ingilizcesini almıştım. Tabii sonra iç kapağı okuyunca düştü jeton, adam kendi dili dururken neden ingilizce yazsın ki?! Neyse işte bu vesile ile ingilizcesini okuduğum için, alıntılar da hep ingilizce oluyor. Bakınca biraz kroca geliyo bu durum bana ama okuyanları fazla rahatsız etmiyordur umarım. Ece'nin iç kitabından sonra en sevdiğim kitaplar arasına girdi, sık sık o alıntılara bakıp, yalnız değilmişim, diyorum; içim rahatlıyor valla :) Neden anormalliklerde yalnız olmamak ister ki insan.. garip.
YanıtlaSilneyse yahu, ayrı bir yazı olabilecek kadar yorum yazdım :)))