Gayet ortada Alper'in Ada'yı nasıl tavladığı. Niyetini belli etti Alper, Ada'nın kendisi için önemli olduğu gösterdi, ha Ada buna inanmakta zorlandı vs. o başka, sonra da özgür bıraktı. Aldığı kitabı verirken mesela, Ada kabul etmeyince, peki tamam diyip gidişi Ada'nin kendini özgür hissetmesine neden oldu, aklı sıra o hediyeyi kabul etme kararını kendisi verdi Ada ve öylelikle kabul etti. Alper gülümsedi ya o an, çünkü biliyordu böyle olacağını. Halbuki biz de
biliyoruz; Ada o kitabı o an orda kabul etmese Alper başka bi yol bulmayacak mıydı sanki?
Issız adam'da dikkat edilecek başka bi halt göremedim ben... Hep aynı işte..yaşadık tüm o olanları; en az o kadar düşünmeden bıraktık kendimizi aşka; en az o kadar daldık hayallere; en az o kadar korktuk hayallerimizden; en az Ada kadar "yok canım bu adam beni sevmiyor" dediğimiz anlarda kucağımızda papatyalarla ağlarken buluverdik kendimizi ve sonra en az o kadar acıdı canımız; en az Alper kadar sapkınlıklarda aradık kaçışı; en az Ada kadar yuvarlandık merdivenlerden, terkedildiğimizde; ve en az Alper kadar korkup yüzüstü bıraktık canımızdan fazla sevdiklerimizi...
Ondan sonra da hep korkutuk ne zaman birisi olabildiğince savunmasız bıraksa kendini kollarımıza, "ya ben yine korkar da kaçarsam" diye, kendimizden korktuk...ve korktuk ne zaman kendimizi olabildiğince savunmasız bıraksak sevdiğimizin kollarına "ya benim gibi korkar kaçarsa" diye...
Hayat böyle işte... Hatalar yapacak kadar cesuruz da....asıl cesaret Alper'in Ada'yı terk ettiği noktada tüm korkularımıza rağmen inatla devam edecek kadar cesur olmakta..