donarak ölücem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
donarak ölücem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2009 Perşembe

Mantık? Ordu? Otobüs?

Bir allahın kulu varsa bana şu durumu açıklayacak, lütfen yapsın bi an önce!

Şekilde gördüğünüz yer şehir merkezindeki otobüs durakları.Enstitüden bindiğim otobüs uyuz uyuz ilerleyip sarı noktada duruyor. Ben hızlıca iniyorum ve kırmızı noktadaki otobüse doğru koşmaya başlıyorum. Mesafenin koşmayı gerektirmeyecek kadar kısa olduğu zaten haritadan da görülüyordur sanırım. Ama şöyle oluyor; ben koşmaya başlıyorum, kırmızı otobüs şöförü otobüsün kapılarını kapatıyor. Daha hızlı koşuyorum, ve elimle 1dk diye işaret ediyorum bi yandan ama otobüsün yanına varmam ancak 2 saniye sürüyor. Ve fakat otobüs şöförü amca kapıyı kapatmış olduğu için, bana anaokulunda öğretmenin donunu paçasından aşağı indirmiş çocuklara bakar gibi bir bakış atarak başını iki yana sallıyor. Ben kırmızı noktaya varıyorum, otobüs hareket ediyor.


Hava buz gibi! Artık sadece ben değil şehirdeki herkes donuyor! Herkesin kırmızı bir burnu var! Ne kadar kalın giyinirsen giyin, nehrin dibinde olmanın verdiği o rutubet ve biraz daha kuzeyde olmanın getirdiği rezil sert rüzgar içine işliyor insanın. Ben astronot olmaya karar veriyorum. Ancak o kıyafet üşümemi engeller diye düşünüyorum çünkü. Çünkü anlıyorum ki ne türbana girsem ne kar tulumuyla gezsem yetmeyecek, hep açıkta kalan ve donma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bi yanım olacak. Ve bu hayvanoğlu hayvan herif, sadece hayvanlığından, SADECE HAYVANLIĞINDAN, beni bir sonraki otobüse kadar o dondurucu soğukta bekletmak istiyor.

Efendim? Yanlış mı anladım? Tabi, tabi! Görevini yapıyor! Sç$@&$$@@!?€ß**!#dsdsadsa!!!!

Nefret ediyorum bu şehirden, bu ülkeden, bu ülkenin bu insanlıkları bi taraflarına kaçmış canlılarından! NEFRET EDİYORUM!

Ha inadım ama ben de! Koşarak 4 sonraki durağa gidiyorum. Aklımsıra otobüsten önce gidip yakalıycam otobüsü o durakta ve o hayvan herifin gözünün içine baka baka binicem o otobüse. Noolucaksa sanki!? Beceremiyorum tabii. Ama o soğukta koştuğum için biraz ısınıyorum en azından. 10 dk bekliyorum bir sonraki otobüsü. Üşüyorum yine. Kaşkolum ve şapkamın arasından sadece gözlerim görünüyor ama gözlerimin kenarları üşüyor işte! O soğuk ordan girip tüm yüzüme, boynuma, tüm bedenime dağılıyor! Donuyorum ulaaan!

Sonunda eve geliyorum. Her zamanki gibi ilk işim olarak, evet tam bir internet bağımlısı olarak, paltomu çantamı bile çıkarmadan zaten beni hep açık hazır ve nazır olarak bekleyen Asuman'ın başına geçip maillerimi kontrol ediyorum...ve ancak o zaman içim ısınıyor... :)

6 Ocak 2009 Salı

WTF?



Baba kutup ayısı ile oğlu dolaşıyorlarmış.
Yavru ayı:
-Baba, benim dedem kutup ayısı mıydı?
diye sormuş. Babası da:
-Tabii ki oğlum.
diye cevaplamış. Biraz daha yürüdükten sonra Yavru ayı:
-Peki, dedemin babası kutup ayısı mıydı?
demiş, baba biraz meraklanarak:
-Tabii ki yavrum, dedenin babası da kutup ayısıydı, niye merak ettin ki?
Yavru ayı:
-Hiiç...
diye cevap vermiş. Biraz daha yürüdükten sonra yavru ayı yine:
-Peki, dedemin annesi?
Baba, biraz da sinirlenerek:
-Evet yavrum, o da kutup ayısıydı.
diye sertçe karşılık vermiş. Aradan fazla zaman geçmeden yavru ayı yine:
-Peki baba, dedemin babasının babası, annesi, amcası filan hepsi kutup ayısı mıydı?
diye sormuş. Babası bu sefer kızarak:
-Evet, hepsi kutup ayısıydı. Benim babam, annem, annenin babası, annesi, onların babaları, anneleri, senin bütün sülalen kutup ayısı tamam mı?
diye bağırmış. Ardından da niye soruyorsun bunları diye azarlamış oğlunu. Oğlu da:
-Niyye ben üşüyorum o zaman, bi türlü anlamadım ?!!
demiş.


Şu anki durumum tam da böyle işte, haberiniz olsun, donarak ölebilirim; buzun üstündeyim uyumak tatlı geliyo ve fakat ben durumun farkındayım =P Issız Adam'ı da izledim ama sonra yazıcam. Zaten tonlarca şey var yazılacak, ama sonra...