kuasarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuasarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2009 Pazar

Süper!

Kuasarlar ve mikrokuasarlar sınav sonucu açıklanmış: 1,7 !!! Yazılı sınavda bildiğim halde aklıma gelmediği için yazamadığım şeyler oldu. Kadın tüm dönem anlattığı üç ana konu başlığını soru olarak yazıp verince tabii kaç sayfa yazarsan yaz hep bişiyler eksik kalıyor. O yüzden çok emin değildim alacağım nottan, 4 le geçmektense bıraksa da sözlüye girip yüksek bi notla geçsem diyodum ki bugün bi baktım internetten, 1,7 almışım. 1,7 iyi mi diyenler için açıklama: en yüksek not 1, geçmek için gerekli en düşük not 4, kalmışsan 5 almışsındır. Bu biraz yıldızların parlaklık sistemine benziyor. Bir yıldız ne kadar parlaksa o kadar küçük bir değerde oluyor. Parlaklık birimine de "kadir" adı veriliyor türkçede. Mesela Güneş -26,73 kadir; dolunay -12,6 kadir; şehir ışıkları tarafından katledilmiş bir gökyüzüne baktığınızda görebildiğiniz nadir yıldızlar genellikle -1, 0 veya 1 kadir ama ışık kirliliğinden uzak bir yerde kafanızı kaldırdığınızda görebileceğiniz en sönük yıldız 6. kadirden, ki zaten o zaman Samanyolu sizi çoktan büyülemiş olacaktır.

Gökyüzüne ilgisi olanlar belki duymuşlardır, her ne kadar Mart ayı itibariyle artık erken batıyor olsa da, Orion en ilgi çeken, en sevilen ve aslında gökyüzünde en kolay bulunan takımyıldızlardan. Özellikle takımın ortasındaki üçlüden kolaylıkla bulabilirsiniz, ki biz buna Orion'un(diğer adıyla Avcı'nın) kemeri diyoruz; buyrun size bir de tüm acemiliğimle kendi çektiğim bir fotoğraf; soldaki bina da bizim yurt binası, diğer adıyla TLH: Theodor Litt Haus.

Tamam tamam daha güzeli burda işte:
Ama yine benim çektiğimdekini (üstüne tıklayıp büyük görüntüye baktığınızda) görmeye çalışsanız iyi olur, keza şehir ışıkları arasında sizin de daha iyi bişiy görebileceğinizi hiç sanmıyorum, hıh!

Ha bi de unutmadan, bu günlerde Güneş batar batmaz o gördüğünüz cıbıl cıbıl parlayan şey kutup yıldızı falan değil; onu nasıl bulursunuz, derdi nedir ne değildir bi ara anlatırım ama şu sıralar batı yönünde gördüğünüz ve kısa bir zaman içinde batan sevgili arkadaşımız Venüs! Hepinize selamı varmış, öyle dedi, olur da bi akşam başınızı kaldırıp onunla göz göze gelirseniz, etrafınızdakilere çaktırmadan bi göz kırpsanız yetermiş, bunu da size iletmemi istedi :)

16 Şubat 2009 Pazartesi

Ayh! Daraldım!

-Kuasarlar dersimi çok seviyorum, ona çalışmayı da çok seviyorum, hatta karar verdim ki kredisine ihtiyacım olmadığı halde sınavına da giricem sırf zevkine :) Hem ortalamam da yükselir bi zahmet.

- Kendi kendime yemek yapmayı hiç sevmiyorum ama yemeğe bi misafirim olsa en süperinden döktürüyorum resmen.

- Zaten bi tabak yemeği bile bitiremez oldum. En gıcık olduğum kız tipidir öyle tabağındakini bitiremeyen mıymıymıy, allahım ben öyle olmıyım nooluuuuuur.

- Son 2 aydır sanırım, ya da işte geldiğimden beri ne kadar olduysa, mutfağın kabusu oldum resmen. Eskiden temizlik yapan, bulaşık yıkayan eden hatun ben değilim sanki, geldiğimden beri 3 kere yemek yaktım, ama öyle böyle değil, tencere tavalar kullanılamaz hale geldi; elime ne alsam düşürüp etrafa saçar oldum; he bi de etrafa dökmeyi becerdiğim meyve pürelerim var ki temizlemesi tam bir kabus, zaten dökülenleri sildiğim bezde de kırmızı kırmızı leke kaldı.

- Bıraksalar aylarca odadan çıkmadan yaşayabileceğime inanıyorum. Hani sırf gıda alışverişi için çıkar mıyım acaba diyorum ama yok onu da yapmam, nasıl olsa hazır çorbalarım, pudinglerim ve tang'lerim bana aylarca yeter, zaten çok bişiy de yemiyorum.

- Yarın Ruxy'i karşılamak için havaalanına gidicem ama hiç canım istemiyor. Hayır kız benim gibi bi dolu eşya ile gelip giden bi tip olsa tamam diycem ama zaten eli boş gelecek neden gidip karşılıyorum anlamadım. Bi anda aşırı samimiyete gelemiyo muyum nedir, ben de bilmiyırum. Belki de yeni insanlar sokmak istemiyorumdur hayatıma, mevcutlar yeterince can sıkıyor zaten.

- Bloga da aklıma ne eserse yazmaya karar verdim, sansür falan yok artık, resti çekiyorum, yakıştıramayan okumasın, bu konuda eleştiriye de hiç açık değilim. Biz seninle ilgili bu kadar detay bilmek istemiyoruz deme hakkınız sonsuzdur, o nedenle uyarıyım dedim, bu andan itibaren bi daha "ay yayınlasam mı yayınlamasam mı" ukalalığı/şımarıklığı, her ne ise işte onu bi daha yapmıycam.

- Yediğim meyve püresinin içinden cam kırığı çıktı, bi saattir takır tukur çiğnediğim şeyler minik böğürtlen taneleri değil de cam kırıklarıysa artık içimde cam kırıkları var, ne güzel değil mi?!

- Nil'in evlenmek gerek şarkısı çok süper, az önce last fm çalınca bi kez daha taktir ettim.

- Facebook'ta tanımadığım biri eklemiş beni;
WOS: "isim çok tanıdık geliyo ama çıkartamadım... zaten tanışıyor olsak benim almanca bilmediğimi bilirdin gibi sanki bi de ?!!?"


El cevap: "yok tanışmıyoruz zaten arkadaş bulucudan ekledim sizi erciyes demi okuonuz?"


e bişiy yazmadım ben de, ignore ettim sevgili arkadaşlık talebini. ve fakat;

El mesaj: "kızdınız mı?"

WOS: "Hayır kızmadım, sadece ben facebook'u yeni insanlarla tanışmak için kullanmıyorum. Size iyi günler."


Mesaj: "kusura bakmayın lütfen bende onun için kullanmıyorum ama canım sıkıldı taradım şöyle bi ama rahatsız ettim ise özür dilerim tekrar kusura bakmayın"


WOS:"yok gerçekten önemli değil, iyi günler.."

Mesaj!!!: "size de iyi günler sizde bir gün sıkılırsanız yazın bana çünkü şu ara ben çok sıkılıorum iyi günler..."

Ya sabır allahım ya sabııırrrr! Eşşek kadar da yazıyo yani "asabiyim!" diye, hala daha ne dadanıyosun be adam!!



Asabiyim, var mı ulan itirazı olan! Heeeyyyttt!