19 Ekim 2008 Pazar

FKF 2008






Tamam, bu gece geçmek bilmez, uykum gelmek bilmez, tren Frankfurt’a varmak bilmez, kapıdaki sıra bitmek bilmez, Ece’yi görünce benim dilim lal olur konuşmak bilmez…
Her türlüsü ölüyorum sonuçta, haberiniz ola! Ama en azından bi’ gideyim göreyim de öyle olsun yahu… Of, çok fena hızlı atıyor kalbim düşündükçe yarını! Umarım güzel geçer…

En son ne zaman böylesi bir hayal kurdum ve de kaptırdım kendimi hatırlamıyorum, sanırım yaz başında? Yok yok o böyle değildi… Sanırım 2 sene önce Sertab’ın konserini beklerken… Hımm, evet bu olabilir. Ama şimdi sadece uzaktan görmek falan yok, bayaa bayaa karışılıklı oturup konuşma şansım bile olabilir. Evet, tamam hayal, ne var? Allah allah! Demek ki..yok yok Sertab’ın konseri öncesi de böyle değilmiş… Sanrıııım hatırlayamadığım kadar önce bi’ zaman ZB ile Altan Erkekli’nin daha meşhur olmadan önceki bir oyununa gittiğimizde buna benzer bi’şiyler hissetmiştim, keza Rüştü Asyalı ile tanışma fırsatı böyle fena feci yapmıştı beni, tanışmıştım da ama lal olmuştum tabii ki, 2 sene önce Ahmet Telli ile tanıştığımdaki gibi… Neden böyle nutkum tutuluyor benim anlayabilmiş değilim, sanki Ece varken bana konuşmak düşmezmiş gibi, sanki onun sesinin çıkma olasılığı varken benim gık çıkarmam bile çok yanlış gibi. Halbuki öyle değil düşündüklerim de hissetiklerim de.. Demek ki başka bişiy var bu kasılmalarımın altında.. Hay allah ne ki acaba? Annecim, çocukluğuma inelim, bunu bulalım =)))

PS: Ece’ye laf yok, abartıyor olabilirim, hayal kuruyor olabilirim, hatta ve hatta fanatik de olabilirim, kime ne!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelam etmeden gittiğinde üzülüyorum ben.