zaman sadece birazcık zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zaman sadece birazcık zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2009 Çarşamba

sihir, sabır ve an meselesi


Sabredemiyorum her zamanki gibi. Suyun bir girdap oluşturup süzüle süzüle delikten akıp gitmesini izlemeye tahammül edemiyorum. Herşey bir anda olmalı. Su bir anda kaynamalı mesela, veya buzlar bir anda çözülmeli, bir anda açmalı çiçekler, bir anda ölmeli ölecek olan, bir anda çekip çıkarmalı bıçağı sapandığı yerden ve bir anda yok olmalı, bir anda var olmalı. Sihir olmalı her yerde ve herşeyde. Hepsi bir anda olmalı, en kuvvetli sihir gibi! Sihirlerim bir anda işlemediği zaman, zamanla gerçekleşecek olan sihirler uyguladığım zaman, işte böyle zaman zaman zaman... Dayanamıyorum ben zamana! Düşünüyorum da bazen, çocuğum olsa adını asla zaman koymam, zaten 9 ay da bekleyemem ben herhalde, çocuk da bi anda olmalı! =)

31 Ocak 2009 Cumartesi

half of the day

Gittim, girdim, soruları gördüm, boş kağıt verdim ve çıktım ki bütünlemeye girebileyim. Bi de adam gibi çalışmış olsam hangi sorulara çalışacaktım onlara baktım, alacağım puanlara, 38/75 alacakmışım..

İlk anda artık bunun sırasını savmış olmanın rahatlığı vardı, sonra sıra kozmolojiye geldiği için de biraz rahatladım. Ama...

Ama bi gariplik var içimde. Bi huzursuzluk, bi eksiklik... Sanki tüm puzzle'ı çözmüşüm ama parçalar yerlerine otururken o ince tık sesini çıkarmamış gibi. Bi minik eksiklik. Belki benden başka kimsenin umursamayacağı veya farketmeyeceği eksiklik. Zamanla geçer sanırım...

18 Ocak 2009 Pazar

?

Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış, kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan, naapıyordun?










Kanatlarındaki beyaz tüyleri arasından kan sızan bişiy gibi hissediyorum kendimi, melek değil kesinlikle, güvercin de değil, ne olduğumu bilmiyorum..ama beyazın içinde yol yol ilerlediğini hissettikçe kanın, kanım çekiliyor..





Sil baştan başlamak istiyorum herşeye, herşeye değil belki ama herkese sil baştan başlamak istiyorum. Söyleyemediklerim içimde kalmasın bu defa istiyorum, söylemek istediklerim başıma bela olmasın, söylediklerim yüzünden kimse kalbimi kırmasın istiyorum. Söyleyemediklerim, söylemek istediklerim ve söylediklerim için sil baştan başlamak istiyorum, en çok da hissettiklerim için. Hissettiklerimin sorumlulusunun bana onları hissettirenler olduğunun anlaşılmasını istiyorum. Tıpkı hiçbir insanın durduk yere yalan söylemeyeceği gibi, hiçbir insan durduk yere sevmez birşeyi veya durduk yere uzaklaşmaz yakın olduğu birşeyden. Tepkilerin sebebinin etkiler olduğunu sadece fizik derslerinde hatırlamasın insanlar, olmaz mı?






Şu salak küre üzerinde, normalleri benim normallerimle aynı olan tek bir insan evladı bulmak istiyorum, bu kadar mı zor?

28 Aralık 2008 Pazar

bakalım bakalım

Dönüş biletim olmadan, nerede kalacağımı bilmeden, mantığımı bile yanıma almadan çıktım yola pazar gecesi 23:30'da. Sabah 5,5'da Esenler Otogarı'ndaydım. Biraz bekledim, Çiko'cum geldi, gittik bi güzel kahvaltı yaptık Bonn'daki arkadaşlarımıza hediyeler aldık, Taksim'e gittik dolandık, bana kestane aldı ve servise bindirdi.

Yola çıkarken aklımdaki şey Taksim'de makul mantıklı bir mekan bulup, "ben geldim, son bi kere görüşmek konuşmak istersen buyur beklerim" demekti Mr. Rude'a ama sonra farkettim ki orada görmek istediğim diğer insanlar da var, "yürü be kızım kim tutar seni" dedim kendime, düştüm yollara. Sonrasını ne sen sor ne ben anlatayım...Garipti diyebilirim ancak. Akşam peder beyi aradım, Kadıköy'de buluştuk, eve gittik, ona facebook'u öğrettim, saat 2 civarında da yattık uyuduk. Ctesi günü sabahtan düştük yollara, Özsüt'te hızlı bir kahvaltı yaptık sonra hayırsız kuzenimin iş yerine gittik, affettim tabii görünce, sarıldık koklaştık, viaport yollarına düştük, ben sinir krizleri geçirdim bir miktar, alışveriş yapmayı sevmeyen bir cadı olarak epeyi zorlandım ama geçti gitti bi şekilde işte. Ardından Mr.Rude'un yanına gittim yine. Akşam vakti de tuttum elinden getirdim Ankara'ya... Çok kolay söylediğimi sandığı ayrılma meselesinin aslında kolay olmadığını ama sandığından fazla üzüldüğümü anlatmaya çalıştım bi kez daha ama bunca zaman beceremediğim şeyi şimdi de becerebildiğimi hiç sanmıyorum. Bu hafta bakalım bakalım dedik...bakalım bakalım.. görücez tamam mı devam mı...

Evde durumlar o kadar boğucu ki bunu anlatmamın mümkünatı yok. Koşa koşa kaçıp gitmek istiyorum evden, herkese ve herkese sinir oluyorum. En çok da misafir adı altında gelip ailenin huzurunu bozan insanlara sinir oluyorum. Sözkonusu canlının benimle aynı tarihlerde Türkiye'ye gelip gitmesi ise ancak benim tatillerimi zehir etmekte. Adam psikopat diye tüm terbiyesizlik, küstahlık ve edepsizlik haklarını nasıl alabiliyor bilmiyorum ama bu şekilde devam ederse benim de o kötü yüzümün ortaya çıkması çok yakın.

Sinirliyim, gerginim, gitmek gitmek gitmek istiyorum. Ya da açılıp şöyle bi koca tokat yapıştırmak istiyorum suratına!

Kar yağıyor bu sabahtan beri, şehre indiğimde karla kaplıydı her yan, ama çıkıp kartopu oynayacak kimsem yoktu işte.. kendi kendime "kar yağıyooo" nidalarımı dinledim durdum. Kar hala yağıyor ama bende ne huzur var ne neşe... Tüm bencil insanlardan nefret ediyorum, beni seven herkesin bencil olmasından da nefret ediyorum. bi bahane bulup çıkıp gitmek istiyorum bu evden. hayal ettiğim tatilimin içine eden herkesin tek tek elini sıkıp teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten sayenizde tam da ihtiyacım olan tatili yaşıyorum!

7 Aralık 2008 Pazar

...dots... of the night / ....


Zilyon tane şey yazdım, her biri taslaklara gitti sonunda. Bi dolu alıntı yaptım, sildim attım onları da. Zaman geçtikçe, hoşgörüm geri geldikçe, içim dengeye yaklaştıkça, huzura doğru bir adım daha yol alıyorum, huzursuz hiçbişiyi kalıcı yapmak istemiyorum. Buraya yazılanlar hep iyiye hep güzele dair, içinde hep umut olan şeyler olsun istiyorum. O yüzden ne yeni yazılar ne de alıntılarla yeni entry'ler girip eskileri aşağı aşağı itelemeye çabalamaktansa, sadece gecenin noktalarını doldurayım en iyisi diyorum...

Song of the night: Evanescence - Everybod's Fool
Color of the night: bu renk
Adj. of the night: Lost
Smiley of the night: